Menu


Hava Durumu



Ana Sayfa > Erzurum > ERZURUMDA SPOR

ERZURUM'DA SPORUN DÜNÜ ve BUGÜNÜ

Sultan Alpaslan’ın Anadolu’nun kapılarını Türklere açmasıyla birlikte, bin yıldan beri Türk egemenliğinde bulunan Anadolu’nun doğudaki en önemli askeri, ticari ve stratejik şehri Erzurum’dur.

Milattan önce 4.000’li yıllara uzanan kültürel mirasın zenginliği, İpekyolu üzerindeki önemli ticari merkezlerden biri olması, sert iklimi, temiz suyu ve havası, dadaş isimli yiğitleriyle ünlü Erzurum, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı il olma özelliği ile de tanınmaktadır.

Erzurum; Ata Yurt’tan Malazgirt’e, İstanbul’a, Balkanlar ve Viyana’ya kadar uzanan ruhun ve kültür ikliminin en canlı hissedildiği ve yaşandığı yerdir.

Ünlü seyahatnamesinde Evliya Çelebi, Erzurum için; “Üç ay havası ve suyu öyle latiftir ki insana ebedi hayat verir.” demektedir.
“Musul’un ekmeği ve Erzurum’un suyu”nun meşhurluğu, bugün bile dillerde dolaşmaktadır.

Türk – İslam kültürünün en çarpıcı örneklerinin görüldüğü Erzurum’da, Ata Yurt’tan gelen kültür kuşağının en bariz renklerini görmek mümkündür.

Türk coğrafyasında sıkça kullanılan “Dadaş” tabiri, Erzurum’la oldukça özdeşleşmiştir.

Erzurum denilince dadaş, dadaş denilince de Erzurum akla gelmektedir.

Anadolu’nun kilidi Erzurum’a, bu özelliğinden dolayı “Dadaşlar Diyarı” da denilmektedir.

Dadaş; bir hitap şekli veya büyük erkek kardeş manasına gelmekle birlikte, Alperenlik ruhunun Erzurum’da tezahür etmiş şekli diye de tanımlanabilir.

Kısaca dadaşlık, Türk İslam kültürünün harmanlandığı, üstün ahlâkî değerlerle bezenmiş, kahraman, mert, bilgili ve erdemli bir kişilik olarak bilinmektedir.

Yüksek rakımı, sert iklimi, temiz havası, suyu ve dadaşları ile tanınan Erzurum’u, şair: “Erzurum'un kışı zorludur balam, buz tutar yiğitlerin bıyığı / Erzurum'da kaskatı, dimdik ölür adam, kabullenmez yılgınlığı.” mısraları ile özetlemektedir.

Zengin kültür mirasından beslenip, zor coğrafi şartlarda yaşayan Erzurum dadaşlarını, Evliya Çelebi; “Kuvvetli, sağlam vücutlu, iyi beslenen, orta boylu, zinde, yaşlı ve genç adamları hep bahadır ve gürbüz kimselerdir, bünyece çok kavi yapılıdırlar.” şeklinde tarif etmektedir.
Bu tariften de anlaşılacağı üzere, Erzurum insanının soğuk iklim şartlarına dayanıklı, sportmen bir fiziki yapıda oldukları hemen fark edilmektedir.

Yapılan bilimsel çalışmalar yüksek rakımda oksijenin azaldığını bundan dolayı da yüksek rakımlı yerlerde yaşayan insanların kanlarındaki hemoglobin sayısının fazlalaştığını göstermektedir.

Bu özellikten dolayı, yüksek rakımda spor yapanlar düşük rakımlara indiklerinde daha fazla bir performans göstermektedirler.

Erzurum; atlı cirit, güreş, binicilik gibi geleneksel sporların en fazla ilgi gördüğü illerin başında gelmektedir.

Geleneksel sporlara olan ilgi, Erzurumlu çocukların oyunlarında dahi görülmektedir.

Kültürel kodlardan gelen bir özellikten olsa gerek, Erzurumlu çocuklar bir ağaç gördükleri zaman hemen bir ok ile yay yapar veya küçük bir meşin parçası ve lastik bulup sapan yaparlar.

Çocukların sapanları ile nişan alıp boş konserve kutularını devirip, şişeleri kırmaları bir nevi atıcılık sporunun göstergesidir.

Ata sporumuz ciridin de Erzurumlu çocuklar arasında oynandığı bir tarzı vardır.
Bacaklarının arasına aldıkları sopayı at yapan çocuklar, ellerine aldıkları küçük çubukları da cirit yapar, birbirlerine; “Al babamın ciridini” diye atıp, dadaş ağabeylerinin oynadıkları cirit oyununun bir küçük gösterisini sergilerler.
Yine çocuklar arasında yaygın olan oyunlardan biri de “atçılık” oynamaktır.

Bu oyunda, küçük bir ağaç parçası gem olarak at olacak çocuğun ağzına verilir, bu parçanın her iki ucundan ip bağlanarak dizgin yapılır, binici pozisyonunda olan çocuk bu aparatla atı sürer gibi yapar, at olan çocuk davranışlarını ata benzeterek binicilik oynarlar.

Savaşçı bir millet olan Türklerin tüm yeteneklerinin sergilendiği cirit oyunu, çok eski zamanlardan beri Erzurum’da yaşatılmakta ve heyecanla takip edilmektedir.

1938’de spor eğitmeni Mustafa Subaşı, hazırladığı mesai raporunda ananevi sporların Erzurum’da fazlaca rağbet gördüğünü, bilhassa atlı cirit ve karakucak güreşlerinin şehir halkını kadınlı erkekli alâkalandırdığını, bu oyunların iki ay kadar devam ettiğini ve Kavak Kapı’da Pazar günleri oynandığını, ilkbaharda havaların kurumasıyla ve meydanların kurulmasıyla faaliyetlerin başladığını, sahaya yüzden fazla atın geldiğini, at sahiplerinin de hem hayvanlarını hem de biniciliklerini ve atıcılıklarını göstermek üzere iki parti halinde cirit oynadıklarını ifade etmektedir.
Mustafa Subaşı; raporunda kayak sporunun dışarıdan gelen memurlar ve askerler tarafından rağbet gördüğünü, halkın ise cirit oyununa meyilli olduklarını belirtmektedir.

Erzurum’un halk oyunlarında ve sporunda, Ata Yurt’tan taşınıp gelen azmi, cesareti, kahramanlığı, mertliği ve savaşçılığı görmek mümkündür.
Ünlü bar şiiri yazarı Saadettin Akatay: “Bir savaş seyri vardır, dadaşın her barında / Görünce kanın kaynar, o an damarlarında / Doyum olmaz bir görsen, kör oğlunun barını / Güvenirsin gücüne, düşünmezsin yarını.” mısralarıyla, bar oyununun bir nevi savaş provası olduğunu ifade etmektedir.

Erzurum’un ünlü halk ozanlarından Fuat Çerkezoğlu’da cirit için: “Göz atın çağların ta ötesine / Türk olduğu yerde cirit olmaz mı / Kulak verin tarihlerin sesine / Türk olduğu yerde cirit olmaz mı? – Ozan, güreş, cirit, ecdat kültürü / Koyduğu yerden al, ileri yürü / Bugünün varlığı dünden ötürü / Türk olduğu yerde cirit olmaz mı? – Süvariler atlarına binerdi / Kırat şahlanınca dorat sinerdi / Alapaça orta yerde dönerdi / Türk olduğu yerde cirit olmaz mı?” mısralarıyla aynı duyguları paylaşmaktadır.

1646 yılı Ağustos ayında Erzurum’a gelen Evliya Çelebi, seyahatnamesinde Erzurum’da asker ve delikanlıların meydanda cirit oynadıklarını belirtir, kendisinin de atı ile cirit yerine gidip, atını kaçırttığını ve yakalamak için Eğerli Dağ’a (Palandöken) varıp arada bir yatıra rastladığını…” yazmaktadır.

Erzurum’un geleneksel oyunlarının başında gelen cirit, 1930’lu yıllara kadar karışık ve kuralsız bir şekilde oynanmış, bu da birçok kazaları beraberinde getirmiştir.

Binicilik ve cirit alanlarında oldukça güzel çalışmaları olan Sipahi Ocağı, 1936’da cirit oyununun bir disiplin içerisinde ve hakem yönetiminde oynanmasını sağlamıştır.

Erzurum da ciride olan ilgi o kadar olmuştur ki bu yaklaşım gazetelere konu olmuş, hatta 15 Ağustos 1958 tarihli Milliyet Gazetesi bu cirit sevdasını; “Erzurum ta eskiden beri spora gönül vermiş zaten. Köylü tohum ekip ot biçinceye kadar her hafta Ardahan Kapısı denilen meydanda cirit seyretmeye, güreş tutanları görmeye ve bar oynamaya koşarmış. Ardahan Kapısı haftalarca süren küçük bir olimpiyat gibiymiş adeta…” cümleleriyle bütün Anadolu’ya duyurmuştur.

Birinci Dünya Savaşı öncesinde şehirdeki bazı okulların ve savaş sırasında gerçekleşen askeri etkinliklerin dışında, Erzurum’da geleneksel sporların haricindeki çağdaş spor faaliyetleri görülmemektedir.

Cumhuriyetle birlikte geleneksel sporların yanında, çağdaş sporlara karşı da büyük bir coşkunun oluşturulduğu görülmekte, Atatürk’ün öğretmenlere hitaben yapmış olduğu: “Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister! Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir” konuşmasıyla, gençlerin ilmen ve bedenen eğitilmeleri gereğini vurgulamıştır.

Bu konuda 15. Kolordu Komutanı olarak Erzurum’a gelen Kazım Karabekir Paşa, spor konusunda halka toplu bir bilinç kazandırmak istemiş, geleneksel sporlarla çağdaş sporların aynı anda ve bir bütün olarak şenlikler ve eğlencelerle birlikte yaygınlaştırılmasını sağlamıştır.

Geleneksel sporlardan atlı cirit, güreş, at yarışları, binicilik ve avlanma; çağdaş sporlardan ise jimnastik, izcilik, atıcılık, eskrim, atletizm, kayak, paten, futbol, bisiklet ve su sporları en başta yapılan faaliyetler arasındadır.

Kazım Karabekir Paşa özellikle Kars Kapı’da hazırlattığı spor alanında, her hafta Cuma günleri kolordu öğrencilerinin tamamının katılımıyla çeşitli müsamereler ve spor gösterileri yaptırmış, ilkbaharda ise bütün halkın ve yabancı temsilcilerin de katıldığı İdman ve Atış Bayramları düzenletmiştir.

30 Haziran 1919’da Kars Kapı meydanında kutlanan İdman Bayramı’nda, o sırada toplantı halinde bulunan Erzurum Kongresi heyeti ile birlikte İngiliz, Amerikalı ve Rus subaylar da hazır bulunmuşlardı.

Sonraki haftalarda da her Cuma günü aynı yerde spor etkinlikleri yapılmaya devam ettirilmiştir.

23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış kutlamalarının yapıldığı şenliklerde, Erzurum gençleriyle birlikte yaşlılarda cirit oyunu oynamışlardı.

Yine bu şenlikler esnasında futbol müsabakaları da düzenlenmiştir.

Erzurum’da usulüne uygun at yarışları ilk defa Kazım Karabekir Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Karabekir Paşa bu yarışları teşvik etmek için maiyetiyle birlikte yarışlarda hazır bulunmuş ve bunların her yıl düzenli olarak yapılmasını sağlamak için gerekli tedbirleri almıştır.

Sonbahar ve ilkbaharda yapılan at yarışları, at ırkının korunması, asker ve sivil kaynaşması bakımından son derece faydalı olmuş,15 Ekim 1921 tarihinde “şehit yavruları” yararına düzenlenen at yarışları, bu etkinliklerin başlangıcını oluşturmuştur.
Bu yarışları dönemin gazetelerinden Varlık Gazetesi: “Erzurumluların ata merakları herkesçe malûmdur. Yüzlerce binlerce insan, kadın erkek davul zurnalarla tutulan yollardan geçerek Kars Kapı’daki geniş, alabildiğine uzanan cirit meydanında toplanır, bayırlara çimlere yayılırlar, semaverler kurulur, oyunlar oynanır, çalgılar çalınır ve gün orada geçer, yarışlara Erzurumluların fevkalâde rağbeti, ata olan merakları kadar toplu yaşanacak bir güne olan hasretlerindendir” satırlarıyla ifade etmiştir.

At yarışları Erzurum’da 1980 yıllarına kadar Kars Kapı’daki yarış alanında yapılmaya devam etmiş, daha sonra bu yarışlara ilgi azalmış olsa da bugün Erzurum’da bir hipodromun yapılma fikri hâlâ tazeliğini korumaktadır.

At yarışlarına olan ilginin azalmasının aksine, ciride olan ilgi de o kadar fazlalaşmıştır.



Özel olarak yetiştirilmiş atlarla oynanan cirit oyunu, kırk dakikalık iki devreli oynanmaktadır.
Ciritte takım ‘alay’ ismi ile adlandırılır, bir alay yedi at ve sporcudan teşekkül eder, beş kişilik takıma ise ‘bölük’ denir, takımların yedek oyuncu sayısı ise üçtür.

Oyun; çavuş tabir edilen kişinin binicileri övücü sözlerle izleyenlere tanıtmasıyla başlar, bu esnada davul ve zurna da çalmaya devam eder.
Cirit oyunu her mevsimde oynanmakta olup, kış aylarında oynanan cirit oyununun seyri oldukça zevklidir.
Kar üzerinde dörtnala koşan atların ve onların üzerlerindeki sporcuların harikulade görüntüleri görülmeye değerdir.



Erzurum Hemşehrisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk 3 Temmuz 1924’de Erzurum’a geldiğinde, Üç Kümbetler’de dadaşlar cirit oynamışlar ve Gazi’nin takdirini kazanmışlar, oyunu çok beğenen Gazi, bu ata sporunun yaşatılmasını istemiştir.
1935 yılında Halkevi tarafından cirit oyunu organizasyonu yapılmıştır.

Ciritçiler birlerine hiçbir zaman kasıtlı ve kötü hareketler yapmazlar, atılan cirit rakibin baş ve göbek arasına doğru savrulur, bu kısımdan başka yere cirit atan ciritçiye ceza verilir, kurallarda ata cirit atılmaması vardır, ata cirit vuran ciritçiye ihtar verilir, tekrarı halinde oyundan atılır.
Atlı cirit oyunu 120x40 oyun, 140x60 koruma alanlı düz bir alanda oynanır, takımların oyuna başlaması için durdukları 5m uzunluğunda, 40-50m genişliğindeki yere ‘alay durağı’ denir.

Dikdörtgen şeklindeki cirit sahasında, alay durağı ve atış sahası arasında bulunan 15m eninde ve orta sahaya 5m derinlikteki alana ise ‘Yasak alan’ denilmektedir.

Yasak alandan oyun alanının ortasına 7m derinlikteki alan ise atış alanıdır, sporcu bu alana girdiğinde ciridini atma zorundadır.



Cirit; oyun başhakemi, yazı başhakemi, iki yazı hakemi ve orta saha hakemi tarafından yönetilmektedir.
Oyun araçları, spora ismini veren cirit sopası, at ve çevgan denilen, ‘ciridi düşürmek ve yere düşen ciridi almak için kullanılan, bir ucu eğri değnek’ten ibarettir.

Cirit sopası 100-120 cm boyundadır, bir ucu 3,5 diğer ucu 2,5cm kalınlığında olup, kavak, gürgen, meşe gibi ağaçlardan yapılmaktadır.
Kabukları yontulan sopaların uçları silindir şeklinde kesilerek, yuvarlatılarak, oyun esnasındaki yaralanmaların önüne geçilmesi sağlanır.
Usullere göre oyunu iki takım arasındaki yaşça en küçük oyuncu başlatır.

Atını hızla rakip takıma doğru süren oyuncu, rakiplerine 10-15m kadar yaklaştığında ciridini karşı takımdaki sporculardan birine doğru atar, sonra atını kendi takımına doğru çevirir, oraya doğru hızla ilerler.

Rakip oyuncu da hemen atını koşturarak ciridi atan oyuncuyu kovalamaya başlar, oyuncuya yaklaşınca ciridi ona doğru savurur, daha sonra ilk hamle yapan oyuncunun takımından bir sporcu takım arkadaşını kovalayan rakibinin peşine takılır ve oyun bu kaçma ve kovalamacayla devam eder.

Puan Kaybedilen Hareketler

Yakın mesafede rakibine cirit atma -3 / Atını rakip atlıya kasten çarptırma -3
Ciridi ata kasten vurma -1 / Atı ile karşı alaya girmek -1 / Yan çizgi ihlali -1
Atış sahası dışından atış -1 / Cirit atma hakkını kullanma -1 / Erken ve çift çıkış -1
Attan düşme -3 / Attan düşme (ikinci kez) -6 / Attan inme (izinsiz) -1
Yasak sahada üç veya daha fazla oyuncu bulunması -1
Hamle hakkı doğan sporcunun yan çizgiden oyuna girmesi -1
Karşı alaya kasten dalan sporcuya -3 / Ciridini atış alanında kasten yere atan -1
Çift çıkış -1 / Erken çıkış -1 / Cirit düşürme -1 / Yasak saha ihlali -1
Puan Alınan Hareketler
Ciritçiye isabet orta saha 4 / Ciritçiye isabet alay durağında 4 / Rakibini yakalayıp bağışlama 3
Rakibini kesme 3 / Atılan ciridi oyun alanında havada tutma 3
Oyun alanında kamçı ve sopa ile çelme yiyen 4 / Eyeri boşaltarak rakibin ciridini boşa çıkartma 3
Rakibin ciridini oyun alanında tutmak 3
Alay durağında ve oyun esnasında isabetli her türlü cirit atışı 6
Hakemlerin kararına itiraz eden ve disiplinsizlik sergileyen oyuncu ihtar alır, tekrarında ise oyundan ihraç edilir.
Cirit oyununun riskli ve tehlikeli yönleri olduğu için, oyun esnasında yaralanmalara, hatta ölüm hadiselerine bile rastlamak mümkündür.
Töre gereği, oyun esnasında ölüm hadisesi gerçekleşince ölenin ailesi öldürenden davacı olmaz, bu hadise er meydanında olmuş gibi değerlendirilir, hatta bir övünç olarak da kabul edilir.

Bir savaş oyununun canlandırıldığı bu oyunda oyuncuların sporun ruhuyla bütünleşen sevgi, barış ve kardeşlik duygularıyla hareket etmeleri oldukça anlamlıdır, bu davranış biçiminin bir başka yansımasını da dadaşların oynadıkları hançer barında görmek mümkündür.
Ciritçilerin belli bir giysileri yoktur, mevsime göre kışın uzun kollu kazak, yazın ise gömlek tercih edilir.

Ata sporumuz atlı ciridin en fazla oynandığı Erzurum’da, bugün 10.000 kişilik açık tribünlü cirit oyun alanı mevcuttur.

1986 yılında yapılan bu oyun alanı Türkiye’de tek olmasıyla bilinir.

1930’lu yıllara kadar düzensiz bir şekilde oynanan cirit, 1936 yılında Sipahi Ocağı tarafından düzgün hale getirilmiş, 1949 yılında yeni kurulan

12 Mart Gençlik Kulübü tarafından Kavak Kapı’da cirit oyunlarının oynandığı görülmektedir.

1957 yılında kurulan Erzurum Atlıspor İhtisas Kulübü ile atlı cirit, Erzurum’da ilk resmi kuruluşuna kavuşmuştur.
Bugün Erzurum’da 25 Atlıspor İhtisas Kulübü bulunmaktadır.

Türkiye genelinde bu sayının 65 civarında olduğu göz önüne alınırsa, Erzurum’un atlı cirit konusunda özel bir konumda olduğu anlaşılmaktadır.

Binicilik Federasyonu’na bağlı olan atlı cirit, 1996 yılında Geleneksel Spor Dalları Federasyonu’na bağlanmış, ilk federasyon başkanlığını Erzurumlu eski gençlik ve spor il müdürlerinden Nihat Gezder yapmış, halen bu görevi yine bir Erzurumlu Fatih İstanbulluoğlu yürütmektedir
Erzurum’un spor geçmişine bakıldığında, Rus işgali öncesinde Erzurum ili genelinde geleneksel sporlardan olan atlı cirit, binicilik, güreş gibi sporların yanında, gençler arasında da disk ve gülle atmanın bir çeşidi olan batman atmak ve kol taşı atmak gibi sporların yapıldığı görülmektedir.



1930’lu yıllarda halter ve gülle sporu yapan Erzurumlu gençler.

Özellikle cumhuriyetin ilanından sonra, cumhuriyetin top yekûn kalkınma proj1eleri arasında spora verilen önemle birlikte, çağdaş sporların da Erzurum’un spor hayatına girdiğini, özellikle Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bedeni idman, fikri idmanla muvazi gitmelidir” sözleri ile bu projelerin desteklendiği anlaşılmaktadır.

Geleneksel sporlar içerisinde karakucak güreşleri de Erzurum’da en çok ilgi çeken sporlardandır.

Atlı ciritten sonra kültür kuşağının günümüze yansıttığı sporlar içerisinde güreş, Erzurum’da olduğu gibi Anadolu’nun çoğu yöresinde bütün heyecanıyla yaşanmaktadır.

26 Eylül 1924’de başpehlivan güreş müsabakası ve orta pehlivan güreş müsabakaları yapılmıştır.

Güreş müsabakaları bu dönemlerde Kars Kapı’daki cirit sahası civarında, Gazi İlkokulu’nun bahçesinde ve İstasyon civarında yapılmıştır.

1967 yılında belediye başkanı Hilmi Nalbantoğlu’nun başkanlığında karakucak güreşleri organize edilmiş, otuz kişilik komitenin yürüttüğü bu organizasyon kale içinde gerçekleştirilmiştir.

Karakucak güreşlerinin geleneksel hale dönüştürülmesi ise belediye başkanı Mahmut Uykusuz tarafından 2002 yılından sonra olmuş, bu organizasyonlar hâlâ devam etmektedir.

Erzurum ilçelerinden Hasankale, Tortum, Oltu, Olur, Narman ve Horasan’da da gençler arasında güreş sporu yaygındır.



Geçmiş dönemlerde Tortum ilçesinden; Seyhan, Adnan, Cihan, Zakir, Cengiz ve Hamza, Oltu ilçesinden; Ahmet ve Dursun, Narman ilçesinden Işıklı, Pasinler ilçesinden Bahri, Bahşi ve Mevlüt, Dumlu’dan; Ziya ve Recep Pehlivanlar karakucak güreşinin ustaları olarak hatırlanmaktadırlar.





Karakucak güreşleri geleneksel olarak Pasinler’de “Yedi Haftalar Güreşleri” ismi altında her yıl muntazam olarak yapılmaktadır.
Geleneksel sporlara ilginin fazla olduğu Erzurum’da, şehir merkezinde olduğu gibi kasaba ve köylerde de karakucak güreşleri düzenlenmektedir.

Diğer spor dallarında olduğu gibi cumhuriyetin yeni kurulduğu yıllarda, bu sporda da belli bir düzen ve nizamın olmadığı görülmektedir.

1930 yılından itibaren bu sporların bir disiplin içerisine sokulmasından sonra belli bir düzen kurulmuş, 1938 yılında Ankara’da yapılan Türkiye Güreş Birincilikleri Müsabakası’nda Erzurumgücü takımı üçüncü olmuştur.

1943 yılında Halkevi bünyesinde bir güreş takımı kurulmuş ve aynı yıl 216 sporcunun katıldığı güreş müsabakası tertip edilmiştir.

Erzurum’un ekonomik hayatına olduğu kadar kültür ve spor hayatına da büyük katkıları olan İş Ocağı’nda 12 pehlivanın devamlı idman yaptığı görülmektedir.

Yine cumhuriyet projelerinin hayata geçirilmesinde önemli başarıları olan Erzurum Halkevi’nin de güreş konusunda oldukça faydalar sağladığı bilinmektedir.

1944 yılında Erzurum’a gelen ve spor hakkında rapor hazırlayan Hüsamettin Güreli, güreşe hevesli ve kabiliyetli gençlerin Halkevi’nde toplanarak çalıştıklarını ifade etmektedir.

Minder güreşi Erzurum’da Şeker Fabrikası’nın güreş takımı kurmasıyla başlamış, bu sahada Erzurum Lisesi beden eğitimi hocası Milli Güreşçi Raif Akbulut’un büyük hizmetleri olmuştur.

Ata sporu güreşin yaygın olduğu Erzurum, bu alanda oldukça başarılı güreşçiler çıkarmıştır.

Bu sporculardan Nihat Kabanlı dünyanın en teknik güreşçisi olarak kabul edilmiş, dünya üçüncüsü Hüseyin Gürsoy, Avrupa Şampiyonu Reşit Karabacak, Akdeniz Oyunları Şampiyonu Asım Bülbül ve Erdal Karakaş bu branştaki önemli başarılara imza atmış güreşçilerdir.

Milli takımlar teknik direktörü Cahit Ahıskalıoğlu olmak üzere, Nizamettin Gürbüz, İlhami Topaloğlu, Celal Aksoy, Mukaddem Taşgit, Yaşar Sifil, Murat Atmaca, Sait Bingöl, Ahmet Binici güreş sporunda başarıları olan Erzurumlu güreşçilerdir.

1920 yıllarında Erzurum’un spor dünyasında kayak, paten, futbol, bisiklet, atletizm, izcilik, atıcılık ve su sporları ile ilgili canlılıklar göze batmaktadır.

1925 yılında cumhuriyet at koşusu, istiklal at koşusu, ordu zabitan at koşusu, engelli yaya koşusu, düz yaya koşusu, çuval yarışı, bisiklet yarışı, baş ve orta pehlivan güreş müsabakalarının yapıldığı bir etkinlik düzenlenmiştir.

1934 yılında kurulan Halkevi şehrin sosyal ve kültürel hayatında önemli işler başarmış, Halkevi Spor Şubesi’nin açılmasıyla birlikte Erzurum’un spor hayatında da hissedilir bir hareketlenme yaşanmıştır.

1935 yılına kadar şehirde iki spor kulübünden bahsedilmektedir, bunun dışında mektep, garnizon ve silah tamirhanesi gibi yerler de sporla ilgili faaliyetlerin olduğu görülmektedir.

Spor alanında Erzurum’da teşkilâtı kurulan ülke genelindeki ilk teşkilât Türk Spor Kurumu’dur.
Bu dönemlerde Halkspor, Leventspor, Erzurumgücü ve Yüce Yurtspor kulüplerinin olduğu anlaşılmaktadır.



1936 yılında Vali Haşim İşcan’ın destekleriyle şehirde Erzurumgücü, Halkevispor, Lise ve Muallim Mektebi olmak üzere dört kulüp oluşturulmuş, 1937 tarihinde kayıtlı sporcu sayısı 652’ye ulaşmıştır.

1938 yılına gelindiğinde disk atma, tek adım atlama, uzun atlama, 3000m koşu, voleybol, 100x4 bayrak yarışı gibi müsabakaların yapıldığı, 1950 yılında ise çok daha kapsamlı atletizm yarışmalarının organize edildiği gözlenmektedir.

İlk atletizm müsabakası 15 Ocak 1938’de kar yağışı altında Millet Bahçesi’nde yapılmış, tek adım uzun atlamaya 22 atlet katılmış, yüksek atlama ve halat çekme yarışmaları üç kilometrelik kar koşusunun ardından yapılmıştır.

Erzurum’da büyük çapta yapılan ilk atletizm müsabakası 19-20 Ağustos 1950 yılında gerçekleştirilmiş, yine 1950 yılında atletizm hakemi yetiştirme kursu açılmış, buradan 14 hakem mezun olmuştur.

Diğer spor dallarında olduğu gibi atletizmde de Erzurum Türk sporuna önemli isimler yetiştirmiştir.

Erzurum’da atletizm 1940’lı yıllarda okullar ve askeri birliklerde yapılmaya başlamış, Hikmet Gemalmaz, Necati Gemalmaz, Özcan Mete, Necmettin Yürümüş, Mehmet Sakallı, Bekir Soysal, Himmet Kirzuk (Milli Takım Antrenörü) bu spor dalının ilk lisanslı sporcularıdır.
Bunlar arasında Yılmaz Sakallı (yirmi beşten fazla milli formayı giymiş), Mehmet Bayram (3000 ve 5000m dünya rekoru kırmış), Zeki Atlı (15 Ocak 1984 yılında Bulgaristan’da yapılan uluslararası 10000m birinci, 38 kez milli), Ali Top, Mehmet Akgün (milli takım kaptanlığı yapmış, 1969’da yıldızlar Türkiye ve pistte 3000m birincisi, 35 kez milli) Türkiye birincilikleri olan Nevzat Ünlü (15 kez milli) Mithat Laloğlu (Dünya Şampiyonu), Fatih Çintimar (Balkan Şampiyonu), Muzaffer Çintimar (Balkan Şampiyonu, dünya altıncısı, Avrupa C Kupası Şampiyonu), Vedat Gönen, Sedat Gönen, Adem Belir, (okullar dünya şampiyonu), Nihat Bayburt (üç kez Avrupa şampiyonu), Hasan Pak (dünya okullararası kros birinciliği, 3000m dünya okullararası birinciliği), Yusuf Alıcı (Türkiye birinciliği, Avrupa dağ koşusu biriciliği, Avrupa kulüplerarası kros birinciliği), Birgül Özcan, (Türkiye birinciliği, Avrupa dağ koşusu üçüncülüğü), Esra Güllü (Avrupa dağ koşusu ikinciliği, dünya dağ koşusu ikinciliği), Tubay Erdal (Türkiye birinciliği), Hakan Çeçen (3000m kros Türkiye birinciliği, 2009 Avrupa kros ikinciliği), Soner Çintimar (Türkiye üçüncülüğü) ile başarı kazanan Erzurumlu atletlerdir.

185 ülkede tertiplenen ve her kesimin spor yapmasına fırsat vermek düşüncesiyle organize edilen “Olimpik Gün” Koşusu da 18 Haziran 1995 Pazar günü Erzurum’da gerçekleştirilmiştir.

Türkiye spor tarihi incelendiğinde ilk kayak faaliyetlerinin temelinin Erzurum’da atıldığı anlaşılmaktadır.

Erzurum’da kış oldukça şiddetli geçmektedir, Kar ve buz üstünde rahatça yürüme alışkanlığı kazanmış olan Erzurum gençleri soğuğa karşı da mukavemetli bir yapıya sahiptirler.

Bu münasebetle Erzurum, kış sporları için ideal bir coğrafyaya sahip olduğu gibi, Erzurum gençlerinde de her türlü kış sporunu yapabilecek kabiliyet ve yetenek doğuştan vardır.

-40 derece soğukta metrelerce yağan karın üstünde büyüyen Erzurum çocukları, bu iklim şartlarında büyüyerek zorlu şartlara müthiş bir uyum sağlamışlardır.

Kışın kızaklarla saatlerce kaymak Erzurumlu çocukların oyunları içerisinde ilk sırayı alır, Esatpaşa Yokuşu, Leblebici Yokuşu gibi mesafesi yüksek yerlerden kayan çocukların görüntüleri izlenmeye değerdir.

90.000 Mehmetçiğin şehit düştüğü Sarıkamış Harekâtı’ndan sonra, askeri maksatlı kayaklı kıtaları kurma düşüncesi yöneticiler tarafından dikkate alınınca Erzurum da kayak sporuyla ilgili ilk faaliyetler başlamıştır.

Maddi ve manevi büyük kayıplara uğradığımız bu savaşta Askeri yetkililer tarafından , Rus ordusunda bulunan kayaklı birliklerin süratle hareket edip askerimize büyük kayıplar verdikleri görülmüştür.

Bu münasebetle 1915 yılı başlarında Avusturya’dan getirilen uzmanlar vasıtasıyla, Erzurum’da modern kayakçılığın temelleri atılmıştır.
Enver Paşa’nın talimatları doğrultusunda Cevat Dursunoğlu’na teşkilâtı kurma görevi verilmiş, Kiremitlik Tabya’sı civarında hazırlanan bir koğuş ile kayak faaliyetleri start almıştır.

Zamanla Kiremitlik Tabya’sı civarında ilk antrenmanlar başlamıştır.

Yirmi gün devam eden bu çalışmalarda antrenmanlar Palandöken Dağları’nın eteklerinde sürdürülmüş, sıkı eğitimlerden sonra Milli Mücadele yıllarında Kazım Karabekir Paşa’nın gayretleriyle Erzurum’da kayak ve paten sporları ön plâna çıkarılmış, Paşa’nın destekleriyle sivillerin de kayak kaymaları sağlanmıştır.



Türkiye Kayak Federasyonu’nun temeli 1935 yılında İdman Cemiyetleri İttifakı bünyesinde “Dağcılık, Atıcılık ve Binicilik Federasyonu” ismi ile atılmış, ilk federasyon başkanı da Erzurum milletvekili Şükrü Koçak olmuştur.
Bugün Türkiye Kayak Federasyonu başkanlığını yine bir Erzurumlu olan Doç. Dr. Özer Ayık yürütmektedir.

İlk kayak müsabakası Erzurum’da 1937 yılında Türk Spor Kurumu Erzurum Bölgesi tarafından yapılmış, müsabakayı Erzurumgücü takımı kazanmıştır.

Cumhuriyetin kurulmasından sonra modern sporlara ilginin artmasıyla birlikte, özellikle kış sporlarına olan yaklaşım da bir hayli artmış, bu dönemlerde kayak yarışlarının yanında atlı kızak, normal kızak ve paten yarışları da yapılmıştır.
1940 yılında Deve Boynu’nda bulunan bir sığınakta kayak rehberi yetiştirilmek üzere kurs açılmış, ortaokul mezunu kursiyerlerden 14’ü başarılı olmuş, 14 kayak rehberi de bölgelere dağıtılan 600 çift kayak takımıyla 4616 gence kayak öğretmişlerdir.



1942 – 43 yıllarına gelindiğinde, Erzurum’da kayakçılık faaliyetlerinin kadın erkek ve her yaşta halk tarafından rağbet gördüğü resmi belgelerde ifade edilmektedir.

Yine şehrin sosyal hayatında çok önemli faaliyetleri olan Halkevi’nin kış sporları için fevkalâde önemli hizmetler verdiği gözlenmektedir.
Halkevi spor şubesi 1940’lı yıllardan sonra bünyesinde kayak grupları oluşturmuştur.

Erzurum Halkevi o günlerde 99 çift kayak, 47 çift de kayak potini tedarik etmiş, Halkevi kayakçıları 1945’de yedi kayakçı ile katıldığı Sarıkamış’ta yapılan Halkevleri Spor Müsabakası’nda iyi neticeler elde etmişlerdir.
Yine Halkevi paten konusunda da Erzurumlu gençlere olanaklar sağlamış, 40 çift buz pateni ile Erzurumlu gençlere o günün şartlarında paten yapma imkânı sunmuştur.

İlk paten yarışması 29 Ocak 1938’de 30 sporcunun katıldığı bir yarışma ile Cumhuriyet Caddesi’nde yapılmıştır.

İlerleyen yıllarda bu yarışmaların daha sık tertip edildiğini, 29 Ekim 1945’de kızlar ve erkekler arasında paten yarışmalarının yapıldığını görmekteyiz.



1930’larda Kız Muallim Mektebi Kayak Takımı ve Hocaları

Kış sporlarının en popüler dallarından olan buz hokeyi için, Erzurum’da ilk düşüncelerin 1949 yılında filizlendiği görülmektedir.
1950 – 1960 ve 1965 yılları arasında Erzurum’da bir buz hokeyi sahası yapılması fikri gündeme gelmişse de imkânsızlıklar neticesinde bu mümkün olmamış, Erzurum’un 2011 Üniversiade Oyunları’nı kazanmasıyla birlikte Erzurum yurt içinde ve yurt dışında gıpta edilebilecek buz hokeyi salonlarına kavuşmuştur.

Kızak kayma konusunda oldukça mahir olan Erzurum çocukları, patenle de kaymada oldukça başarılıdırlar.

Geçmiş dönemlerde demirci ustaları tarafından yapılan iptidai patenler üzerinde Erzurumlu çocukların son derece güzel kaydıkları, hatta artistlik hareketler bile sergiledikleri bugün dahi konuşulmaktadır.

11 Eylül 1944 tarihinde kiremitlik tabya civarında yapılan Kayak Evi, o günlerde kayak sporu için Erzurum’un en gözde mekânlarının başında gelmektedir.

Bu mütevazı yapı kayak sporunun sevdirilmesi ve yaygınlaştırılmasında önemli katkılarda bulunmuştur.
Erzurum’da kayak sporunun simgesi şüphesiz Kiremitlik Tabya’da yapılan ahşap tramplendir.





Erzurum Kayak Evi’nde yapılan Kayak Bayramından görüntüler

Yapımına Haziran 1945’de başlanan, mühendisliğini Muhbil Aykut’un yaptığı 17m yükseklikte, 45m uzunluğundaki tahta tramplen, o günün şartlarında Erzurum’un en gözde spor tesisi olarak uzun yıllar kayak sporuna hizmet etmiştir.

19 Mart 1949 Cumartesi günü büyük bir törenle açılışı yapılan bu önemli tesis, ne yazık ki günümüze kadar muhafaza edilememiştir.

İlk atlayışı Avusturyalı Mayer’in yaptığı bu tahta tramplenden, açılış töreni esnasında Erzurumlu genç kayakçılar da atlayış yapmışlardır.



2011 Üniversiade açılışı için Erzurum’a gelen Mayer

On iki yaşındaki Argun Müceldili’nin de tramplenden atlaması, gelecekte şampiyon kayakçıların Erzurum gençleri arasından çıkacağının müjdecisi olarak hafızalarda kalmıştır.

2011 Kış Oyunları münasebetiyle Erzurum’a gelen Mayer, bu özel günün sevincini Erzurumlularla birlikte yaşamış ve hatıralarıyla oyunlara başka bir renk katmıştır.

Kayak Evi ve ahşap tramplen, kış sporları konusunda Erzurum’un spor tarihinde derin izler bırakmıştır.

1938’de başlayan ve yirmi yıl boyunca devam eden kayak bayramları burada yapılmış ve renkli görüntülere sahne olmuştur.

Kayak sporu için en önemli aktörlerden olan ilk telesiyej Aralık 1968 yılında tamamlanmış, 1 Nisan 1969 tarihinde de açılışı yapılmıştır.



6.474m uzunluğundaki taşıyıcı halatlardan oluşan telesiyej çok uzun yıllar Erzurum kayakçılarına hizmetler vermiş, bu ilk telesiyej 2011 kış oyunlarına girerken sökülmüştür.

Şurası muhakkak ki Palandöken’de yapılan bu ilk telesiyej Erzurum’da kayak sporuna gönül verenlerin sayısını artırmış, Palandöken’i daha cazip hale getirmiştir.

Liftin olmadığı zamanlar kayakçıların birkaç saatlik süren bir tırmanıştan sonra kayaklarıyla pistten kaymaları, iki saatte çıktıkları yeri kayakla çok kısa bir sürede inmeleri bir hayli meşakkatli olduğundan, bir kayakçının günde bu şekilde kayak yapma şansı iki üç kaymayı geçmemektedir.

1960’lı yıllardan sonra Palandöken, Türkiye’de ve dünyada geleceğin kayak merkezi olarak telaffuz edilmeye başlanmıştır.

1985 yılında kurulan Erzurum Kış Turizmini Geliştirme Komisyonu tarafından, Erzurum’u kış turizmi merkezi haline getirmek için önemli hedefler tespit edilmiş, Palandöken’den başka; Hınıs Boğazı, Gez Yaylası, Konaklı gibi kayak merkezi olabilecek yerlerin master plânı hazırlanmıştır.

1998 sezonunda Özel İdare tarafından saatte 1.500 kişi taşıyan, yirmi kabinlik ve dört kişilik gondol Palandöken’e yeni bir canlılık getirmiştir.
2000 yılına gelindiğinde, uzunluğu 24km’yi bulan ve 17 pistin aktif olarak hizmet verdiği, 10 adet taşıma sistemine sahip, beş adet lüks otelin bulunduğu Palandöken, artık dünyaya açılmanın fırsatını kollamaktadır.



Erzurum bu fırsatı 16 Ocak 2007 tarihinde İtalya’nın Torino şehrindeki oylamada yakalamıştır.

2011 Üniversitelerarası Kış Oyunları’nın yapılacağı ilin Erzurum olması, şehre kış turizmi konusunda önemli bir avantaj sağlamıştır.
Beş adet Buz Hokeyi - Pateni ve Curling Salonu, alp disiplini ve snowboard yarışmalarının yapıldığı yeni pistler ve liftler, Konaklı bölgesinde yapılan sekiz adet lift, Kandilli bölgesinde yapılan kayaklı koşu ve biathlon yarışma alanları, Kiremitlik Tepe’de şehrin simgesi haline gelen Atlama Kuleleri ile 2.500 öğrenci kapasiteli öğrenci yurdu ve Oyunlar Köyü ile kapasitesi büyütülerek yeni bir çehreye kavuşturulan Cemal Gürsel Stadyumu ile Erzurum kış oyunlarına hazır hale getirilmiştir.



Buz Hokeyi Dünyanın en uzun Atlama Kuleleri 2011’in vermiş olduğu moralle birlikte, Erzurum’da sosyal ve kültür alanında da önemli bir canlılık oluşmuş, 2011 Üniversiade Kış Oyunları’na ev sahipliği yapan Erzurum bu büyük sınavı başarı ile tamamlamış ve ismini dünyaya duyurmuştur.

Erzurum – Ilıca yolu üzeri 3000 ile 500 seyirci kapasiteli Buz Hokey Salonu, Palandöken İlçesi’nde 500 seyirci kapasiteli Buz Hokey Salonu, Yakutiye İlçesi Mecidiye Mahallesi’nde Curling Salonu, yine Palandöken İlçesi’nde 2000 seyirci kapasiteli Buz Paten Salonu, Konaklı Kayak Merkezi’ndeki A Lifti 1200, B Lifti 2400, C Lifti 2378, D Lifti 2400, E Lifti 2400, G Lifti 1800 ve Palandöken’deki kayak tesisleri ile şu anda dünyanın en uzun atlama kulelerine sahip Erzurum, Türkiye’de kış sporları için en modern tesislerin bulunduğu tek şehir olma unvanına sahiptir.

Bu modern tesislerde yoğun programlarla geleceğe hazırlanan sporcular içerisinde, yakın zamanda kış sporlarında en başarılı sporcuların çıkacağını bu günden söylemek mümkündür.

1915 yılında 100 çift tahta kayakla başlayan kayak serüveni Erzurum’u bu günlere taşımış, bu süreçte Sıtkı Karakaş, Bahattin Topal, Fevzi Tosun, Lütfü Avcıoğlu, Turan Modoğlu, Gündüz Gözümoğlu, Muzaffer Demirhan, Cevdet Çakar, Mahmut Eroğlu, Şeref Gözümoğlu, Orhan Barışık, Argun Müceldili, Ahmet Demir, Yakup Demir, Atakan ve Arif Alaftargil gibi sporcular yetişmişlerdir.

2011 Kış Oyunları münasebetiyle Erzurum’da kayak ve buz pateni gibi bilinen sporların dışında; curling, artistik buz pateni, buz hokeyi, biathlon, snowboard gibi sporlara da ilgi oldukça fazlalaşmış, 2008 yılında Erzurum Kayak Kulübü tarafından doğudaki ilk snowbord takımı kurulmuştur.

Ülke genelinde son derece sevilen bir spor dalı olan futbol, Erzurum’da da oldukça ilgi görmüştür.

Askeri kurum ve okullar arasında düzenlenen futbol müsabakaları Erzurumluya futbol heyecanı yaşatmış, bu dönemlerde Halkevi’nin devreye girmesi ile birlikte futbol müsabakalarının yaygınlaştırılması sağlanmıştır.

Cumhuriyet öncesi futbol müsabakaları belli bir sistem içerisinde yapılmamakta ve maçlar o günlerde yarımşar saatlik iki devre şeklinde oynatılmaktadır.

1934 yılına kadar şehirde futbol oynamak için özel bir saha bulunmamaktadır, ama futbola olan ilgi gençler arasında öyle yaygınlaşmıştır ki

1936’da Halkevi spor şubesi tarafından bir futbol takımı kurulmuştur.

1938 yılında Erzurum’un futbol sahnesinde Erzurumgücü, Yenispor, Kopspor ve Arasspor gibi takımlar görülmektedir.

1942 yılında sekiz takım arasında yapılan kupa maçlarında Def-i Tayyare ile Dekovil takımı arasındaki maç hafızalardan silinmemiştir.
O gün maçı izleyen Erzurumlu seyircilerin müthiş bir heyecan yaşadıkları bugün dahi anlatılmaktadır.

1940’lı yıllardan sonra yeni kulüplerin ortaya çıkmasıyla birlikte, ülke genelinde olduğu gibi Dadaşları da müthiş bir futbol heyecanı sarmıştır.
Erzurum Amatör Ligi’nde; Demirspor, Palandökenspor, 12 Martspor, Dağcılıkspor, Doğuspor, 3 Temmuzspor, Yolspor, Şekerspor, Aziziyespor, Kombinaspor, DSİ Spor, Köy Hizmetleri Spor, TEK Spor, gibi futbol takımları Erzurum’un futbol hayatını süslemişlerdir.

Öyle ki; bu takımlar arasında yapılan müsabakalar, 1. Lig’deki derbi maçlarını aratmayacak cinsinden heyecanlı geçmekte ve zaman içerisinde bu takımlar arasında 1. Lig’e kadar yükselecek mavi beyazlı Erzurumspor oluşacaktır.

1948’de ilk lisanslı sporcularla “Aziziye Kupası” adı altında Demirspor, 12 Mart, Palandöken, Ordu Takımı, AS. Talebe, DS. Karması, Bayburt, Erzincan, 9. Tümen, 109. Top, Karagücü ve Erzurum Karması’nın iştiraki ile turnuva tertip edilmiştir.

Fikri düşüncelerin 1967 yılında atıldığı Erzurumspor’u kurma hazırlıkları 1968’de tamamlanmış, 1969 – 1970 sezonunda Türkiye Profesyonel 3. Lig’ine alınan Erzurumspor, 1972 – 1973 futbol sezonuna girerken sahalarda Erzurum’un yayla havasını estirmiş, hazırlık maçında Didi’nin çalıştırdığı Fenerbahçe’yi 3-0 yenerek göz doldurmuş, aynı sezonda namağlup şampiyon olarak ikinci lige çıkmıştır.

Erzurumspor’un lige çıkmasıyla birlikte, 1949 yılında yapılan 6500 kişilik 3 Temmuz Stadyumu ihtiyaca cevap vermemiş, dolayısıyla 1973 yılında 15.000 kişilik Erzurum Cemal Gürsel Stadyumu hizmete sokulmuş, 2011 Üniversitelerarası Kış Oyunları’na girilmeden bu stat büyütülerek 25.000 kişilik kapasiteye çıkarılmıştır.

1997 – 1998 sezonunda 1. Lig’e çıkan Erzurumspor, maddi imkânsızlıklar sebebiyle 1. Lig’de üç sezon ancak durabilmiş, zaman içerisinde ilgisizlik ve parasızlık yüzünden liglerden düşmüş ve arkasında güzel hatıralar bırakarak ne yazık ki sahalardan kopmuştur.



“Mavi beyaz, dadaş dadaş gol” seslerine hasret Cemal Gürsel Stadyumu, amigosu, seyircisi, futbolcuları ile bir zamanlar şehrin gözbebeği olan Erzurumspor’u hasretle bekliyor gibidir.

Yağan kara ve şiddetli soğuğa rağmen 3 Temmuz Stadyumu’nda oynanan maçları sonuna kadar izleyen, ısınmak için tribüne soba ve semaver getiren cefakâr seyirciler ve stadyumdaki o renkli görüntüler şehrin spora olan sevgisini anlatmaktadır.

1988 yılı itibarıyla Erzurum’da merkez ilçede iki profesyonel futbol takımı, yirmi amatör ve dört ihtisas, ilçelerinde iki ihtisas, on beş amatör, köylerinde bir ihtisas, beş amatör takım ile toplam 49 spor kulübü faaliyet göstermiştir.

Cumhuriyet döneminden önce geleneksel sporların yaygın olduğu Erzurum’da, cumhuriyetin ateşleyici heyecanıyla birlikte dünyanın her yerinde bilinen ve oynanan modern sporlara karşı ciddi bir eğilim olmuş, devlet politikası gereği çağdaş sporlar konusunda Erzurum’da önemli merhaleler kat edilmiş, 1949 yılında yapılan 3 Temmuz Şehir Stadyumu, Kayak Evi, tramplen, spor salonu ve kurulan kulüplerle birlikte şehirde ciddi bir hareketlenme yaşanmıştır.

1966 yılına gelindiğinde Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’ne bağlı 3000 üye sayısı olan 16 kulüp ve 1000 lisanslı sporcunun varlığı, kayak, futbol, atletizm, boks, güreş, voleybol, eskrim, bisiklet, halter, jimnastik ve basketbol gibi branşların yaygınlaşması, gelinen noktayı izah etmektedir.



Yenikapıdaki bahçede aletli jimnastik çalışmasından bir görünüm 1930 (Hüsnü Yılıdırım’ın albümünden)

1970’li yılların başında Cihat Yıldırım’ın öncülüğünde başlatılan eskrim, daha sonra olimpik milli takım antrenörlüğü yapan Mehmet Ali Dayanç tarafından sürdürülmüş, bu dönemde Ayşe Eda Tarakçı ve Onur Kadıoğlu isimli sporcular Türkiye şampiyonu olmuşlardır.

Erzurum’daki sporun yaygınlaşmasında büyük katkılar sağlayan İş Ocağı da halter alanında sportif faaliyetler göstermiş, Fahrettin Aydın’ın başlattığı çalışmalar şehir spor salonunda devam etmiş, neticede bu spor dalında da Gülbeyi Akti Avrupa şampiyonu ve Akdeniz Oyunları şampiyonu, Adem Daşdemir Türkiye ikincisi, Ahmet Eren Karacabal Türkiye ikincisi ve dünya onuncusu gibi başarılar elde etmişlerdir.



Erzurum’da boks, 1950 yılında askerlik görevi için şehirde bulunan başçavuş Abbas Boğa tarafından belli bir aşamaya getirilmiştir.

Dursun Pekcan, Avni Alemdar, Cahit Bayraktar ve Dursun Tokol’un gayretleriyle bu spor dalı resmiyet kazanarak, Erzurumlu boksörler Boks Federasyonu’nun müsabakalarına katılmaya başlamışlardır.



Erzurum’da boks 1963-1964 yıllarında zirve yapmış, bu yükselişte o zamanlar Erzurum’da resmi görevini yapmakta olan milli takım kaptanı Kemal Yalçınkaya’nın büyük emekleri olmuştur.

Muhammed Ali Clay’ın dünya ağır siklet boks şampiyonu olmasıyla birlikte, boks Erzurum’da sevilen bir spor dalı haline gelmiştir.
Erzurumlu gençlerin doğuştan mukavemetli, cesur ve kuvvetli olmaları onların boksa olan ilgilerini artırmış, dolayısıyla 1970’li yıllarda Erzurumlu boksörler Türkiye Şampiyonaları’nda bir kaç siklette Türkiye şampiyonluklarını kimseye vermemişlerdir.

Eskisi kadar boks sporuna ilgi fazla olmasa da Erzurumlu gençlerin son yıllarda dünyada ve Avrupa’da aldıkları başarılar oldukça fazladır.
1950 yılında Erzurum’da görülmeğe başlanan boks sporu zamanla Erzurumlu gençler tarafından benimsenmiş, bu branşta Zühtü Akbaba, Cahit Bayraktar, Sıtkı Çimen, Celal Dora, Sefer Altınay, Rüknettin Figen, Erol Demir, Oktay İşvar, Metin Çağlar, Cemil Tozoğlu, İdris Taş, Ragıp Üge, Yılmaz Deniz, Şevki Deniz, Nazif Kuran, Selami Karakelle, Cazım Vuraler, Sebahattin Burcu, Hayati Gardiyanoğlu, Şerafettin Öz, Hikmet Özen, Yüksel Yıldırım, Ayhan Kodak, Yalçın Dağdelen, Şakir Urvasızoğlu bu sporun Erzurum’daki başarılı isimleridir.

İlerleyen yıllarda Erzurumlu gençlerden Osman Aydın dünya ikinciliği, Ömer Aydoğan üniversiteler dünya üçüncülüğü, Murat Ozan, Hakan Özyurt Avrupa üçüncülüğü, Bedri Çınar Avrupa şampiyonu ve Akdeniz olimpiyatları üçüncüsü, Ulus Kaya dünya ve Avrupa ikincisi, Mustafa Kalkan altın kemer ikincisi, Cahit Himoğlu, Sait Sarıbuğday gençler balkan şampiyonu, Fethi Temur, Burhanettin Kızılkaya gençler balkan üçüncülüğü başarılarını kazanmışlardır.

Bugün Türkiye Boks Federasyonluğu’nun başında, kendisi de eski bir boksör olan Erzurumlu Eyüp Gözgeç bulunmaktadır.
Erzurum’da 1944 yılında ilk resmi kulüp olarak dağcılık kulübü kurulmuştur.

Dağcılık kulübüyle birlikte bu sporla ilgili faaliyetler başlamış, devam eden süreçte Türk dağcılığına uzun yıllar hizmet eden antrenör, idareci ve sporcular yetişmiştir.

Gazi Kodagel, Alaattin Karaca, Yavuz Konca, Ziya Mengenecioğlu, Atilla Ağrılı, Ahmet Ali Aslan, Metin Karadağ, Mustafa Uzun, İbrahim Meydan, Canip Karakuş o günlerde dağcılık sporuna hizmet eden Erzurumlu sporculardır.

Dağcılık Federasyonu As Başkanı Alaattin Karaca’nın on yaşındaki oğlu Mehmet Yaşar Karaca’nın 5137 metreye tırmanışı dünyada ilk olduğundan, bu tırmanış DİAA (Dünya Dağcılık Birliği) tarafından belgelenmiştir.1967 yılında Dağ Sporları Kulübü kurularak, bu spor dalındaki boşluk da doldurulmuştur.

Cirit, güreş, binicilik gibi geleneksel sporlara aşina olan Erzurumlu gençlerin, ata sporu olan okçuluk alanında da başarılı oldukları görülmektedir.

Erzurum’da okçuluk 1978 yılında beden eğitimi öğretmenliği yapan Milli Okçu Hasan Ayar tarafından başlatılmış, 1980 yılında yapılan Türkiye Gençler Yarışması’nda Erol Şimşek üçüncü olmuştur.

Doğan Hancı olimpiyat barajını aşan sporculardan olup, Karadeniz Oyunları’nda 70m ile dünya rekoru kırmıştır.

Bu branşta Zafer Korkmaz da olimpiyat barajını aşan sporculardandır.

Okçuluk alanında Erzurumlu sporculardan Hasan Basri Hancı Avrupa üçüncülüğü, Gülcan Çakır’ın gençler Avrupa şampiyonluğu, Erol Sulumer ve Mustafa Fırat’ın Türkiye şampiyonlukları mevcuttur.

İzcilik ile ilgili ilk faaliyetler 1918 yılında Kazım Karabekir Paşa tarafından, savaş sırasında yetim kalan çocuklara yönelik başlatılmıştır.

1927 yılında Erzurum Lisesi’nde izcilik eğitimleri verilmiş, sonraları bu eğitimlere Tatbikat İlkokulu’nda devam edilmiş, 1976 Ticaret Lisesi’nde obabaşı kursu, 1980 yılında ise liderlik temel kursu açılmıştır.

1976 yılında bu kursa katılan Lütfü Akketeci, Zinnur Tiryaki, Bahriye Duymuş, Tünaydın Demircioğlu ve Gani Çapanoğlu’nun Erzurum izciliğine katkıları fazlaca olmuştur.

İzcilik faaliyetlerinde Yaşar Bayar, Özcan Işık ve Nevzat Bayraktar’ın da başarılı çalışmaları görülmektedir.

Erzurum’da jimnastikle ilgili ilk kıpırdanmalar 1971 ve 1979 yılları arasında göze çarpmaktadır.

Konya’da 1976 yılında yapılan Türkiye Şampiyonası’nda barfikste Yener Bacaksız Türkiye ikinciliğini, yer minderinde ise Erdoğan Erdoğan Türkiye dördüncülüğünü kazanmışlardır.

Masa tenisi Erzurum’da Halkevi tarafından 1943 yılında getirilen pingpong masası ile oynanmaya başlamış, 1947 yılında masa tenisi müsabakaları tertip edilmiştir.

Masa tenisi alanında 1976 yılında plânlı ve programlı çalışmaların yapıldığı görülmektedir.

Bu yüzdendir ki 1979 yılında Niğde’de yapılan Türkiye Şampiyonası’nda Erzurum masa tenisi takımı ilk üçe girmiştir.

Erzurum’da avcılık ve atıcılık sporlarıyla ilgili ilk atılımlar 1938 yılında gerçekleşmiş, Erzurum Avcılık ve Atıcılık Kulübü de 1940 yılında faaliyete geçmiştir.

Erzurum’da atıcılıkla ilgili ilk resmi faaliyetler 1948 yılında başlamış, bu dönem atıcılarından Vahdet Ermeç 1954 yılında yapılan grup müsabakalarında birinci olmuştur.

Denizi olmayan Erzurum’da gençlerin yüzmeye ilgileri fazladır ve bu konuda da gayet yetenekli oldukları söylenebilir.

Yüzmeyi dere, nehir veya kaplıcalarda öğrenen Erzurumlu gençler için yapılan Kapalı Yüzme Salonu ise 1988’de yapılmış, 25m boyunda ve yarı olimpiktir.

Erzurum’da uzak doğu sporlarına olan ilgi de diğer spor branşlarından farklı değildir.

1975 yılında Taekwondo sporu Erzurum’da yedek subaylık yapan Aybars Kılıçhan tarafından başlatılmış, İmam Hatip Lisesi beden eğitimi öğretmeni Tahsin Yılmaz’ın da bu branşta büyük çabaları olmuştur.

Bu spora ilgi beklenilenin üstünde olmuş, ilk antrenman programına 150 kişi katılmış, ilk madalya Kemal Yıldırım tarafından 1984 yılında getirilmiştir.

Daha sonra bu sporcu14 yıl süreyle milli takım antrenörlüğüne getirilmiştir.

Bu dalda diğer bir başarıyı da Üniversiteler Dünya Şampiyonası’nda üçüncü olan Alper Kavcı getirmiştir.



Uzakdoğu sporlarından judo ise 1968 yılında komiser Ahmet Bey tarafından Erzurum’da başlatılmış, kısa sürede bu sporun inceliklerini kavrayan Erzurumlu sporculardan Dursun Düzgün, Ahmet Kırkkılıç ve Yılmaz Şimşek Türkiye şampiyonlukları kazanmışlar ve ileriki yıllarda bu sporun Erzurum’daki eğiticileri olarak görev yapıp başarılı sporcular yetiştirmişlerdir.

Erzurum’un spor geçmişine bakıldığında voleybolun 1946 yıllarında askeri birlik ve okullarda oynandığı, 1944 – 1947 yılları arasında lisansız voleybol müsabakaları tertip edildiği görülmektedir.

Lisanslı müsabakalar ise 1948 yılından itibaren yapılmaya başlanmış, 1955 – 1956 sezonunda Erzurum Voleybol Takımı Türkiye beşinciliğini elde etmiş, sporculardan Ayhan Özgen ve Yılmaz Öztürk Voleybol Milli Takımı’na davet edilmişlerdir.
Lisanssız yedi takımlı futbol, beş takımlı voleybol müsabakaları 1947 yılında yapılmıştır.

Erzurum’da basketbol 1950 yılında okullarda oynanmaya başlanmış, 1959 yılında şehir spor salonunun açılmasıyla birlikte resmi lig müsabakaları tertip edilmiştir.

İkinci bir Kapalı Spor Salonu ise 1970 yılında tamamlanmış, 2.500 kişi kapasiteli ve Cemal Gürsel Stadyumu’nun yanındadır.
Yarım asırlık köklü geçmişi ile Türkiye’nin en seçkin Üniversitelerinin başında gelen Atatürk üniversitesi de bünyesindeki beden eğitimi yüksek okulu, beden eğitimi öğretmenliği ve öğrencilere her branşta spor yapmalarına imkan verecek spor tesisleriyle şehrin spor hayatına oldukça önemli katkılar sağlamaktadır.

2004-2005 eğitim ve öğretim yılında hizmete giren güzel sanatlar ve spor lisesi de Erzurum’un spor hayatına ayrı bir renk katmaktadır.
Bu bilgiler ışığında, Erzurum’un zengin bir spor geçmişine sahip olduğu ve gelecekte başta kış sporları olmak üzere diğer spor dallarında da büyük gelişmeler göstereceği anlaşılmaktadır.

Anadolu’nun zirvesinde bulunan Erzurum kış turizminde ve kış sporlarında en zirvelere doğru emin adımlarla tırmanmaktadır.

Türkiye’nin en modern ve kapsamlı kış sporları tesislerine sahip olan ve günde ortalama 3700 gencin her branşta spor yaptığı Erzurum, geleneksel sporlarla çağdaş sporların birlikte yürütüldüğü illerin başında gelmekte, ülke sporu için büyük ümitler vaat etmektedir.

KAYNAKÇA

Danışman. Z, 1970; Evliya Çelebi Seyahatnamesi Cilt 3 – İstanbul
Küçükuğurlu. M, 2011; Erzurum Kış Sporları Tarihi; Serender Yayınevi – Trabzon
Küçükuğurlu. M, Okur; M, 2007; Tek Parti Döneminde Erzurum Halkevleri, Derya Kitapevi – Trabzon
Küçükuğurlu. M, 2012; Türk Siyasi Tarihinde Erzurum, Atatürk Araştırma Merkezi – Ankara
Solakoğlu. C. – Akbaba. M.Z; 2009; Erzurum’da Spor; Tablet İletişim – İstanbul
Gezder. N, 2002; Atlı Cirit - Hakikat Ofset Tesisleri – Erzurum
Hancı. H, 2009; Seyyahlar Gözüyle Erzurum, ER-VAK Yayınları, Bakanlar Medya – İstanbul
Erzurum Tarihini Tanıtma ve Araştırma Derneği, Tarih Yolunda Erzurum, Tıpkı Basım; 2010, Semih Ofset – Ankara
Karasu. N.- Özyardımcı. N. 1968, Çeşitli Yönleri ile Erzurum ve Çevresi, Ulusal Verem Savaş Derneği – Ankara
Aziziye, 1998; Şampiyon Erzurum Spor, Yıl 28 Sayı:9, Oluş Organizasyon – İstanbul
Dünden Bugüne Erzurumspor, 1991; Mina Masaüstü Yayınları, Yıl:1, Sayı:1 – Erzurum
Türkiye Geleneksel Spor Dalları Federasyonu Bülteni,
Gençlik Spor İl Müdürlüğü. 1994. Sporcu Dadaş Dergisi Sayı: 3-4-5-7-8
Erzurum Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü Yaşam Boyu Spor Uygulama Planı Bülteni, 2012 – Erzurum
Erzurum Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü Tesis Özellikleri ve Doluluk Oranları Bülteni, 2012 – Erzurum
Erzurum Beden Terbiyesi Spor İl Müdürlüğü. 1998; 50.Yıl Spor Yıllığı. Milletin Sesi Gazetesi ve Doğan Matbaası – Erzurum
Erzurum Kültür ve Turizm Müdürlüğü. 2011; Erzurum’da Cirit. Tablet İletişim – İstanbul
Hikmet. N. 1996; Kuvayi Milliye. Adam Yayınları – İstanbul
Çintimar. F. 2011; İnci Dolu Dağlar, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ata Ofset – Ankara
Çerkezoğlu. F. 2012; Sahipsiz Çınar, 1.Baskı, Akademi Basın Yayın Organizasyon - İstanbul
Erzurum Kalkınma Vakfı (ER-VAK) fotoğraf arşivi
www.gelenekselfed.gov.tr Erişim tarihi Temmuz 2012
www.erzurum.gsb.gov.tr Erişim tarihi Temmuz 2012

Ecz. Erdal GÜZEL
01.08.2012
ERZURUM

 ERZURUMDA SPOR

Türkiye'mizde 1923 yılında İstanbul’da daha önce kurulmuş spor kulüplerinin temsilcilerinden meydana gelen "TÜRKİYE İDMAN CEMİYETLERİ İTTİFAKI" ilk ciddi, yararlı ve sporu organize eden kuruluş olmuş ve bunu takiben yurdumuzun her tarafında spor kulüpleri kurulmaya başlanmıştır. Bu tarihlerde Erzurum'da spor kulübü yoktu ancak spor vardı. Anadolu'nun her yerinde olduğu gibi Erzurum'da da, tarihin eski çağlarında atalarımızın Orta Asya'da yaptığı spor dallarından Atlı Cirit, Karakucak Güreş ve at yarışları, o gün olduğu. gibi bugünde davul zurna eşliğinde yapılan ve isteyen herkesin katılabildiği sporlar olarak günü müze kadar gelmiştir.

Cirit; Orta Asya'dan Anadolu'ya Erzurum kapısından geçerek girmiş, zaman zaman Tuna kıyılarına dayanmış, Erzurum'da unutulmaktan kurtulmuş ve bugün hala yapılan bir ata sporumuzdur.

Bugün Erzurum'da; ilki 1957 yılında kurulmuş olan 15 atlı cirit ihtisas kulübü mevcuttur. Erzurum, ciritin Türkiye çapında kulüpleşmesine öncülük etmiştir. 1987 yılından beri yapılan Türkiye birinciliklerinin -1997 yılı hariç- hepsini Erzurum cirit takımları kazanmıştır.

Birinci Cihan Harbi'nin ikinci yılında, Doğu Cephesinde Rus Ordusuyla savaşan ordularımızın Rus ordusundaki kayaklı askerlerin saldırılarıyla zayiata uğradığım gören Başkomutan Enver Paşa, daha sonraki muhtemel savaşlarda kayaklı askerî birliklerle savaşabilmek için 1915 yılında Avusturya'dan Alher BILDSTEIN isimli kayak uzmanı Erzurum'a getirterek Kiremitlik kayak alanında subay ve erlere kayak eğitimi yaptırmıştır. Bu eğitimi gören sivil Erzurumlular da bu tarihten itibaren kayak sporunu yapmaya başlamışlardır.

Bu faaliyetler, ilk Türk spor Kurumu'nun kurulduğu 1936 yılında ve 1938 yılında çıkan 3530 sayılı Beden Terbiyesi Teşkilat Kanunu'nun çıkışıyla birlikte düzenli olarak yapılmaktadır. Kayak müsabakalarından Alp Disiplini'nde Erzurum Bölgesi ve Kayak Kulübü Türkiye Birinciliklerini henüz kimseye kaptırmadı.

1938 yılında yürürlüğe giren 3530 sayılı Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü, önce Başbakanlığa.1942 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'na, 1960'da Başbakanlığa, 1970'de Gençlik ve Spor Bakanlığı'na, 1983'de Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'na, 28.5.1986'da da Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Başbakanlığa bağlanarak Türkiye çapında teşkilatlanmıştır.

ATA SPORUMUZ CİRİT

CİRİT OYUNU OYNANIŞ ŞEKLİ
Bir metre uzunluğunda , kurutulmuş meşe veya soyulmuş hurma dalından yapılmış oldukça ağır ve kalın bir sopa kullanılır. Oyuna katılan kişiler aralarında 100 m bırakarak karşılıklı dizilirler. Bu takımdaki atlılardan biri atını sürerekkarşıdakilerden birinin adını seslenir. bundan sonra oyun başlamış olur. Atını ileri süren oyuncu elindeki ciriti hasmına doğru fırlattıktan sonra geriye doğru kaçmaya başlar. üzerine cirit atılan atlıda atanı kovalar ve oda ciriti ona atar. Bu sırada önde koşanın takımından başka bir oyuncu da arkadaşını kovalayanın peşine düşer ve oyun böyle devam eder. Bu oyundaki hedef atın sırtındaki binicidir. Ciritin ata isabet etmesi halinde ciriti atan oyuncu oyun dışı kalır. Bu yüzden atlılar kendilerine atılan ciritten kurtulmak için at üzerinde çeşitli taktikler uygularlar. eğilme, atın yanlarına sarkma ve bazı akrobatik hareketler dahi yapılır.Her isabet takıma bir puan kazandırır.Bütün oyuncuların ellerindeki ciriti savurmalarından sonra en fazla isabet kaydedişe göre galip takım ilan edilir. Yöresel oyunlarda puanlama değişebilir.

Puan alma:
Ciritçiye vuruş isabeti 3 puan, cirit havada tutmak 3-(1), rakibi yakalayıp bağışlama tehlikeli durumda puandan vazgeçme 3 puan.

Puan kaybetme:
Rakibi yakalayıp bağışlamama 3,atın rakibe kasten çarptırılması 3, ata cirit kasten vurma 3, at ile karşı alaya girme 1 puan.
yan çizgiyi geçme 1,alaya atışlarda atış sahasından atmama 1, alay atışında ciriti atamama 1, erken ve çift çıkış 1
attan düşme 3-(6), attan inme 1 puan...

SPOR TESÎSLERÎMÎZ:

3 Temmuz Stadyumu: 1950 yılında şehir merkezinde Nenehatun Kız Lisesi'nin arkasında tel örgü ihatalı, 6500 kişi kapasiteli, dolgu tribünlü ve toprak zeminli olarak kurulan 3 Temmuz Stadyumu, geçmişten günümüze kadar amatör futbol ve atletizm sporuna hizmet vermekledir.

Şehir Spor Salonu: 1959 yılında Cumhuriyet Caddesi'nde 1000 kişilik bir spor salonu olarak hizmete girmiş ve salon sporlarına dün olduğu gibi bugün de hizmet vermektedir.

Pasinler îlçe Stadyumu: 1965'de Pasinler Belediyesi'nce yaptırılan Pasinler Stadyumu tel örgü ihatalı, 550 kişi kapasiteli olup, bu tesise 1986'da (A) ve (B) tribün, 1997'de del 10 kişilik tribün yaptırılmış, zemin çimlendirilmiştir.

Palandöken Telesiyej: 1969 yılında Palandöken Erzurum Boğazı'nda 3237 metre uzunluğunda 90 iniş 90 çıkış, toplam 180 tek sandalyeli, alt, üst ve iki ara istasyonlu olarak kurulmuştur. Telesiyej saatte 300 kişi kapasitelidir.

Cemal Gürsel Spor Salonu: 1970'de kurulmuş olan tesis 2500 kişi kapasitelidir.

Cemal Gürsel Stadyumu: 1970'de kurulan stadyum, çim zeminli 10.000 kişilik kapalı, 10.000 kişilik açık tribünlü, toplam 20.000 kişi kapasitelidir.

Palandöken Kayak evi: 1973'te yapılan kayak evi, 60 yataklı kapasitesi, 200 kişilik oturma salonu ve 100 kişilik yemek salonuyla hizmet vermektedir.

Cirit Oyun Alanı: 1986'da yapılmıştır. Toprak zeminli, tel örgü ihatalı, 10.000 kişi kapasiteli ve karşılıklı iki tribünlü olan cirit sahası Türkiye'de ilk ve tektir.

Kapalı Yüzme Havuzu: 1987'de 25 m yarı olimpik 5 kulvarlı, 750 seyirci kapasiteli olarak inşa edilmiştir.

Oltu ilçe Stadyumu: 1995'de, 500 kişi kapasiteli hentbol, basketbol, voleybol ve tüm salon sporlarının yapılabileceği özelliklerde inşa edilmiştir.

Aşkale ilçe Spor Salonu: 1996'da, inşa edilen spor salonu, 500 kişi kapasiteli, hentbol, basketbol, voleybol ve tüm salon sporlarının yapılabileceği özelliklere sahiptir.

Aşkale Futbol Sahası: 1995 yılında yapılmış, tel örgü ihatalı ve hemen yanında spor salonlunun tribün altlarında hakem ve sporcu soyunma odaları olan futbol sahası.

Horasan ilçe Sahası: 1997'de yapılmıştır. Tel örgü ile çevrili olan sahada hakem ve sporcu soyunma odaları bulunmaktadır.

Horasan ilçe Spor Salonu: 1997'de 500 kişi kapasiteli, hentbol, basketbol, voleybol ve tüm salon sporlarının yapılabileceği bir salondur.

Ilıca ilçe Spor Salonu: 1988'de yapılmıştır. Tel örgüyle çevrili ve çim zeminli olan salon, 110 kişi kapasitelidir.

Ülkemizi Uluslararası Seviyede Temsil Eden îlimizin Yetiştirdiği Sporcular

Atletizm: Yılmaz SAKALLI, Nevzat ÜNLÜ, Zeki ATLI, Miktat LALOĞLU, Mehmet BAYRAM Dilaver KAMBER, Yahya DOĞAN, Muzaffer ÇÎNTIMAR, Fatih ÇINTIMAR, Nebahat ÇAVUŞ, Orhan GÜNGÖR, Semra ÇELİK, Filiz POLAT, Birgül KAMBER, Engin YÜCEL, Yıldız DÜZGÜN, Fatma AKDAĞ, Cevdet DİNÇ, Arif ALPKILIÇ, Yavuz BAYRAM.

Güreş: Nihat KABANLI, Hüseyin GÜRSOY, Erdal KARAKAŞ, Asım BÜLBÜL, Cahit AHISKALI, Kenan EGE, Alaattin YILDIRIM, Reşit KARABACAK, Vedat KARTAL, Ömer ÇUBUKÇU,

Boks: Nazif KURAN, Kadir DÜNDAR, Gökhan YAZICI, Kadir KONAL, Eyüp YILDIRIM,

Ahmet GÜREŞ, Musa DENİZ, Recep İTMEZ, Bedri ÇINAR, Murat OZAN, M. Ali UÇAR,

Volkan BEDÎRHANOÖLU, Işık ÇAKIR.

Kayak: Bahattin TOPAL, Özer ATEŞÇİ, Turan MODAOÖLU, Tuba TEMELLİ, Fatih KIYICI, Serhat AKTAŞ, Ahmet DEMÎR, Yakup Kadri BİRİNCİ, Arif ALAFTARGIL, Atakan ALAFTARGÎL, Adem VAZGEÇER, Bilal POLAT, Esra KARABULUT, Sevda YILMAZLAR,Yavuz KIYICI.

Judo: Esra TANER, Ayşegül KIZILKAYA, Dilek OKUYUCU, Gülşah TANER, Mehtap ÖZKISA, A.Melek OKUYUCU, Çetin GÜNEŞ.

Halter: Gülbeyi AKTI

Erzurum Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Türkiye Birincisi Olan Sporcuların Listesi

Adı Soyadı Spor Dalı Adı Soyadı Spor Dalı

Ahmet DEMÎR Kayak Sedat KARATAŞ Atletizm

Suna AYIK Kayak Zakir AKIN Atletizm

Ebru KOCAOĞLU Kayak Yavuz BAYRAM Atletizm

Tuba TEMELLİ Kayak Melek OKUYUCU Judo

Hikmet ÜZUNDAĞ Güreş Hakan ÖZYURT 46 kg. Boks

Orhan YETKÎLÎ Güreş Serhat ÇAĞLAYAN 34kg. Boks

Fatih ÇÎNTIMAR Atletizm Volkan BEDÎRHANOĞLU 46kg Boks

Ahmet ÖZER Boks Osman ŞENGÜL 60kg Boks

Serdar ARAS Boks Alper KAVCI Taekwondo

Muzaffer ÇÎNTIMAR Atletizm Mehmet BAYRAM Atletizm

Şevket DÜZGÜN Judo Kadir DÜNDAR Boks

Recep ÎTMEZ Boks Gökhan YAZICI Boks

Sevda YILMAZLAR Kayak Naim KARATAŞ Boks

Yavuz KIYICI Kayak Kadir KONAL Boks

Orhan GÜNGÖR Atletizm Yahya DOĞAN Atletizm

Ahmet GÜNEŞ Boks Eyüp YILDIRIM Boks

Nurullah DİYARBAKIR Judo Zafer DUMLU Boks

Dilaver KANBER Atletizm Zafer KALKAN Boks

Musa DENİZ Boks Semra ÇELÎK Atletizm

Fatih KIYICI Kayak Filiz POLAT Atletizm

Selahaltin MINDÎVANLI V.geliş. Birgül KAMBER Atletizm

Engin YÜCEL Atletizm Şengül KIZILKAYA Judo

Yıldız DÜZGÜN Atletizm Dilek OKUYUCU Judo

Gençlik Mer. Halk Oy. Gülşah TANER Judo

il Karması Cirit Fatma AKDAĞ Atletizm

Müşavir KARAGÖZ Judo Cevdet DİNÇ Atletizm

34 kg. Murat OZAN Boks Arif ALPKILIÇ Atletizm

50 kg Musa ACAR Boks Esra TANER Judo

34 kg. Işık ÇAKIR Boks Mehtap ÖZKISA Judo

38 kg. Mustafa BÎNGÖL Boks Bedri ÇINAR Boks

PTT spor Kulübü Atletizm Serhat AKTAŞ Kayak

Atakan ALAFTARGÎL Slalom Kay. Ayşe Melek OKUYUCU Judo

Recep DÎLÎK Slalom Kay. Tülay AYDIN Judo

Yasemin YURTTAŞ Slalom Kay. Fadime UZUN Judo

Y. Sadi KiSHALI Güreş Yeşim BÜYÜKSEFÎL Judo

Nebahat ÇAVUŞ Atletizm Cengiz DILIK Kayak

Mehmet Ali UÇAR 91kg Boks Davut BUDAK Kayak

Erzurum Cirit Takımı Cirit Recep BUDAK Kayak

ATATÜRK LİSESİ Serpil KORKMAZ Kayak

Erhan DEMÎR Atletizm Mirhican KANDİL Kayak

Fesih DOĞAN Atletizm Bilal POLAT Kayak

Evriye BADAY Kayak Kezban BAYRAK Kayak

Ebru GÖÇER Kayak Elif BAŞAR Kayak

Arif ALAFTARGIL Kayak Halide TEMAS Kayak

Tuba GÜNGÖRMÜŞ Kayak Gamze GÖLCİGEZLI Kayak

Gülbeyi AKTÎ Halter Ayşe GENÇOĞLU Kayak

Ömer ÇUBUKÇU Güreş Nebilay POLAT Kayak

Murat SUNGUR Boks Ayhan ÖZSOY Boks

Samih ACAR Boks Adem GÜNEŞ Boks

Ensar SARICA Güreş Ersan CENGİZ Güreş

Sait BİNGÖL Judo Aykut ÇİFTÇİ Judo

Ahmet TURGUT Taekwondo İbrahim KÖYLÜ Güreş

Seyfullah GÜNAYDIN Güreş Saffet BÖLÜKBAŞI Güreş

Salih YÜNCEViZ Güreş Adem VAZGEÇER Çim Kayağı

Seyfullah GÜLAKAR Taekwondo Şahin KAÇER King Boks

Güven AYDEMİR Boks Recai BALIK Boks

ibrahim BOSTANCI Boks Emrah CEYLAN Boks

Ahmet BARTLI Boks Sefa AKLI Boks

Fahrettin ERTÜRK Güreş Dilara KARAGÜLLE Judo

Erkan ESENBOĞA Judo Yasin YEŞiLTEPE Judo

Volkan ESENBOÖA Judo Selçuk OKUYUCU Güreş

Umman ERZİNCANLI Güreş Adem ÇAKAR Güreş

Lokman KILIÇ Güreş Erturan AY Güreş

Sabri PİŞMİŞ Halter Salih ACAR Boks

Hakan ÖZYURT Boks Fatih ÇAPKIN Takewondo

Esra KARABULUT Kayak Murat KILIÇ Judo

Murat ÖZÇELiK Halter Naciye CANANOĞLU Judo

Battal ALPKILIÇ Judo Çetin GÜNEŞ Judo

Cüneyt KARAKAŞ Atletizm Adem BÎLÎR Atletizm

Gülsüm ÇAKIRKAYA Judo Muhammet TOPAL Karate

ERZURUMSPOR KULÜBÜ

Erzurumspor Kulübü’nün Tarihçesi:

Kuruluşu: 1968

Renkleri: Mavi Beyaz

Erzurumspor, 1968 yılında kurulmasına rağmen, o yıl 3. Türkiye ligine alınmamış ve bir yıl sonra, 1969-1970 sezonunda 3. Türkiye liginde mücadeleye başlamıştır. 1972-1973 sezonunda 3. Türkiye liginde namağlup şampiyon olmuş ve 2. Türkiye ligine terfi etmiştir.

1973-1974 sezonunda 2. Türkiye liginde başarılı olamamış ve tekrar 3. Türkiye ligine düşmüştür.

1974-1975 sezonundan, 1978-1979 sezonuna kadar 3. Türkiye liginde mücadele ederek, 1978-1979 sezonunda 3. lig yeşil grupta şampiyon olarak 2. Türkiye ligine çıkmıştı. 1979 yılından beri 2. Türkiye liginde mücadele etmekte olan Erzurumspor, son dört yılda 2. Türkiye liginde istikrar kaydederek 1993-1994 sezonda 2. Türkiye ligi klasman gurubundan I. Türkiye ligine yükselme maçlarına katılmış ve Ankara'da oynanan eleme macında Çanakkale Dardanelspor'a 2-0 yenilerek 1.lige çıkamamıştır.

1994-1995 sezonu grubundan I. Türkiye ligine yükselme maçlarına katılmış olup, Konya'da oynanan ilk maçta Eskişehirspor'a 2-1 yenilerek yine I. lige çıkma hakkını kaybetmiştir.

1995-1996 sezonunda ise, oynanan 2. Türkiye ligi Playoff maçlarında 4. grupta Rizespor 1.olurken, Erzurumspor'da 2. olmuş ve I. Türkiye ligine yükselme maçlarına iştirak etmiştir. Maçlar sonunda Karabük ve Kayserispor I. Türkiye ligine yükselirken, Erzurumspor 10 takım içinde 17 puan toplayarak 7. olmuştur.

Bu sezon, yani 1997-1998 sezonunda ise, oynanan Playoff maçları sonunda Erzurumspor 34 puan toplayarak 2.Türkiye ligi yükselme maçlarım oynamaya hak kazanmıştır.

Erzurumspor'da Başkanlık Yapanlar ve Başkanlık Dönemleri:

1) Hilmi NALBANTOĞLU 6.1.1968'den 26.1.1970'e 2 dönem

2) Ali Sırrı KUŞKAY 27.1.1970'den 30.1.1971'e l dönem

3) Raci KARAKAŞ 11.4.1971'den 6.7.1973'e 2 dönem

4) Gürbüz YURDALAN 7.7.1973'den 27.4.1974'e l.Dönem vekaleten

5) Hulusi SEVEN 28.4.1974'den 1.3.1979'a 2 Dönem

6) İbrahim POLAT 2.3.1976'dan 9.4.1977'ye l.Dönem

7) Gıyasettin YÜKSEL 1977, 1979, 1980, 1984, 1991, 1992, 1993 yıllarında 9 dönem

8) Ömer ENGÎN (Çavuşoğlu) 19.6.1982'ye 2 dönem

9) Ünal TOPÇU 20.6.1982'den 09.8.1982'ye iki ay

10) Necati GÜLLÜLÜ 20.1.1985'ten 14.5.1989'a 4 dönem

11) Temel OSMANAÖAOĞLU 18.9.1988'den 07.1.1989'a 5 ay

12) Hamza CİMİLLİ 24.1.1993'ten 06.1.1996'ya 2 Dönem

13) Cemal POLAT 07.1.1996'dan 04.1.1997 ve l.Dönem

2. Türkiye ligi 1. lige yükselme maçları sonunda Erzurumspor 38 puan toplayarak I. Türkiye ligine yükselmiş olup, yükselme maçları sonucu Adanaspor 33 puan toplayarak Erzurumspor'un peşinden Erzurumspor'la birlikte I. Türkiye ligine yükselen 2. takım olmuş ve Sakaryaspor ise, yapılan klasman maçlarından I.Türkiye ligine yükselen 3.takım olmuştur.

PALANDÖKEN DAĞLARI KIŞ SPORLARI TURİZM MERKEZÎ

Sahip olduğu Palandöken Dağları ile ki;; sporları ve kış turizmi alanı olan Erzurum, aynı zamanda Doğu Anadolu'nun, hatla Türkiye'nin en önemli kayak merkezlerinden birisini oluşturmaktadır.

Arazinin morfolojik yapışı, kış ve kar mevsiminin uzunluğu ve kar kalitesi yönünden yerli ve yabancı uzmanların beğendiği, takdir ettiği, gelecek vaadettiği tespit edilen önemli bir kış sporu ve turizm alanıdır.

Geliştirilmesi halinde, Erzurum'un ve Doğu Anadolu'nun sosyo-ekonomik yönden kalkınmasına kalkışı büyük olacaktır.


Erzurum Kalkınma Vakfı (ER-VAK)
Adres : Cumhuriyet Caddesi Kızılay İş Merkezi Kat 3 / 2 YAKUTİYE ERZURUM Telefon : (0442) 233 38 20
Tasarım : www.e-erzurum.net