Gazetemizin köşe yazarlarından Sn. Murat Ertaş Bey, geçen hafta “Doktorlar Erzurum’u neden terk ettiler?” diye, güzel bir makale kaleme almışlardı.

Şehrimizin nitelikli göç verdiğini anlatması açısından, yazı çok dikkat çekiciydi.

Mesleki kariyerleri, kültür birikimleri, yaşam tarzları ile toplumda göze çarpan kişiliklerin, birer birer kaybolduklarına, üzülerek şahit olmaktayız.

Giden göç kervanı içerisinde doktorların özel bir yerinin olduğunu, hekimlik mesleğinin kutsallığı ve insana hizmeti açısından, kabul etmek durumundayız.

Otuz yıldan fazladır, mesleki yakınlığımız dolayısıyla, doktor, eczacı ve hasta ilişkileri doğrultusunda, hekim camiasından oldukça fazla şahsiyet tanıdığımız söylenebilir.

Murat Bey’in yazısında, son yıllarda tayin isteyip de giden hekimlerimizin isimlerine ait otuz kişilik listeye, hatıramızda kalan birkaç ismi de ekleyip ve gitme temayülünde olan hekimlerimizi de tabloya kattığımızda, gerçekten ortaya ürkütücü bir manzaranın çıktığına şahit olmaktayız.

Her biri branşlarında ve insan ilişkilerinde çok iyi olan bu hekimlerimiz, uzun yıllar kaldıktan sonra, neden Erzurum’u terk ettiler veya terk etme düşüncesine girdiler?

Onları şehrimizde tutmanın yolları yok muydu, vardı ise neden kalmalarını sağlayamadık, ya da gitme eğiliminde olmalarının altında yatan sebepleri yeteri kadar anlayabildik mi, bu konuda çözüm üretebildik mi, ciddi bir çalışma yapabildik mi diye sormak durumundayız.

Son birkaç yıl içerisinde oldukça fazla sayıda doktorun gitmesi, bir o kadarının da gitme temayülünde olması, şehrin değerlerine sahip olamadığının bir göstergesi değil midir?

Bu gidişin bir sebebinin olmadığını söylemek, elbette ki çok zor.

Gidenler kervanına katılanlar arasında, üniversitemizin kardiyoloji servisini kuran Sn. Prof. Dr. Necip Alp’in hizmetlerini nasıl unutabiliriz?

Mesleki becerisinin yanında güzel ahlakı ve yardımseverliği ile tanıdığımız Sn. Prof. Dr. Hüseyin Şenocak’ın, organ nakli ile Erzurum’un sesini duyuran Prof. Dr. K. Yalçın Polat’ın, Dr. Selçuk Bozhalil’in, Dr. Muzaffer Aslan’ın, Dr. Muzaffer Kilci ve Dr. Hayrettin Candan’ın da gideceklerine dair aldığımız duyumların, üzüntümüzü artırdığını, yüreğimizi burktuğunu içtenlikle söyleyebiliriz.

Uzun yıllar şehirde hizmetleri olan, rahatlıkla evlerimize gelip hastalarımıza bakan, gece yarılarında telefonla ulaşabildiğimiz yerli hekimlerin, özellikle numune hastanesinin taşınmasıyla birlikte şehirden ayrılmaları veya çalışabilecek yaş guruplarında olmalarına rağmen emekliliği tercih etmeleri, ne yazık ki şehrimiz adına talihsiz bir durum olarak gözükmektedir.

Prof. Dr. Murat Karaşen (KBB), Prof. Dr.Gülay Güllülü (Göz), Doç. Dr. Nurettin Karaoğlanoğlu (Göğüs Cerrahisi), Dr. Mete Özdikici (Radyolog), Dr. Mevlüt Akça (Kadın Doğum), Dr. Abdusselam Emek (Kardiyolog), Dr. İsmail Demiryılmaz (Hariciye), Dr. Ahmet Yenisolak (İntaniye), Dr. Asiye Yenisolak (Hariciye), Dr. Funda Kaplan (Nöroloji), Dr. Vedat Bakan (Çocuk Cerrahi) listeye ekleyeceğimiz, hatırımızda kalan hekimlerimizdir.

Dr. Faruk Sungur (Çocuk Mütehassısı), Dr. Lütfü Tatlı (Ortopedi), Dr. Melik Ayverdi (KBB), Dr. Abdullah Açıkgöz (Dahiliye), Dr. Taylan Uğurlu (Genel Cerrah), Dr. Kerim Eryılmaz (KBB), Dr. Çağatay Çalıkoğlu (Beyin Cerrahi), Dr. İsmail Karataş (Beyin Cerrahi), Dr. Mahmut Bozkurt (Röntgen) gibi istifa edip ayrılanlarla birlikte, emekli olan Dr. Alaattin Kızılkale (Dahiliye), Dr. Abdurrezzak Bastem (Çocuk Mütehassısı), Dr. Hatice Arpalı (Cildiye), Dr. Birgül Korukçu (Cildiye), Dr. İmdat Sümer (Genel Cerrah), Dr. Hamza Memur (FTR) gibi isimler, taşınan numune hastanesinin, bünyesinde tutamadığı hekimlerdir.

Taşınan numune hastanesi ile birlikte, görev yapan yerli ve Erzurum’la bütünleşmiş doktorlarında şehirden taşınmaları oldukça manidardır.

Tıp tahsilini tamamlamış, ihtisasa girmiş, uzman olmuş, çok uzun yıllar şehrimiz insanına hizmet etmiş, kendileri Erzurumlu olmayıp da Erzurum kültürüne aidiyet sağlamış o kadar fedakâr hekimlerimiz vardı ki onları her zaman sevgi ile yâd etmekteyiz.

Bu bağlamda aklımıza gelen isimler arasında, Erzurum aşığı bir Dr. kardeşimizi hatırlatmak isteriz.

Türk sanat musikisine olan tutkusu, doğaya hayranlığı, çevreye hassasiyeti, kültür mirasına düşkünlüğü, fotoğrafçılık merakı ile hekimliğinin dışında birçok güzel meziyetleri olan Dr. Salih Kocaoğlu, Erzurum kültürü ile müthiş bir ünsiyet kurmuş, güzide hekimlerimizden biriydi.

Pozitif enerjisi, yumuşak huyu, sevecen tavırları, zarif ve kibar yaklaşımları, etik kurallara önem veren meslek anlayışı ile otuz yıla yakın şehrimizde doktorluk yapan Salih Kocaoğlu’nun, yüreğinin hâlâ Erzurum’da çarptığını biliyoruz.

Dr. Salih Bey; hastaları iyileştirmeye uğraşırken, bir yandan da çevreyi iyileştirmeye gayret gösterirdi.

Palandöken eteklerine diktiği ağaçların, ektiği çiçeklerin sayısının, kendisinin bile hatırlamayacağı kadar çok olduğunu bilmekteyiz.

Dr. Salih Bey; Erzurum kültürüne, tarihi mirasa, ağaca, yeşile, taşa, toprağa, kısaca Allah’ın yarattığı her şeye o kadar çok saygı ve muhabbet beslerdi ki elinde fotoğraf makinesi ile Erzurum ve çevresinde gitmediği ve görmediği ne köy, ne dağ kalmıştır diyebiliriz.

Tam bir Erzurum sevdalısı olan Dr. Salih Bey’in, Erzurum’a ilgilerinin azalmamış olduğunu, yerel basında çıkan yazılarından ve yorumlarından yakından takip etmekteyiz.

Hemşerimiz olarak kabul ettiğimiz Dr. Salih Bey gibi, Erzurum’a hizmet etmiş, emekleri geçmiş, eksikliklerini hissettiğimiz hekimlerimize, bu münasebetle şükranlarımızı sunarken, mevcut hekimlerimizin şehri terk etmemeleri için, Sn. Sağlık Bakanımızın ve yetkililerimizin dikkatlerini bu konuya çekmek isteriz.