Menu


Hava Durumu



   Haftalık Yazılar

Obama’nın Acı Reçetesi

Erdal Güzel 13 Nisan 2009 Pazartesi

Obama’nın; ülkemize ziyareti sırasında yaşanan ılımlı havanın ardından, dost ve müttefik ABD’nin ülkemiz hakkındaki siyasi düşünceleri yeni yeni anlaşılıp, tartışılmaya başlandı.

Kısa bir sürede rakibi tarafından yediği yumruklarla kroki durumuna düşüp, maçı kaybettikten sonra uyanan boksör durumuna düştüğümüzü milletçe görmüş olduk.

Beden dilini çok iyi kullanan ve kamuoyunun beğenisini kazanacak tavırlar sergileyen Obama, oluşturduğu pozitif enerjinin verdiği sinerji ile dayatmacı düşüncelerini ince ayarlarla ifade edip, yurdumuzdan ayrılınca, gördüğümüz renkli rüyadan ancak ayılabildik.

Tabir-i caizse, kelebek gibi uçan Obama, arı gibi sokup, zehrini boşaltıp gitti.

Obama’nın ziyaretini, gezi sırasında yaşanılan bir takım görüntülerle de tasvir etmek gerekirse, şöyle bir örnek sunabilmek mümkün…

Hatırlanacağı üzere Başkan Obama, Ayasofya’yı gezerken, şaşı bir kediyi okşayıp sevmişti, ülkemizde gösterdiği tavır da herhalde bundan farklı değildi, sevdi okşadı ve söylediklerini anında okuyamayan şaşı bakışların alkışları arasında ayrıldı ve gitti.

Obama ülkemizde kaldığı sürede, çeşitli ilaçlar içeren bir reçete sunup, kibarca, kullanmamız gerektiğini tavsiye etmişti.

Obama’nın net bir şekilde ifade ettiği sözlerini başlıklar halinde incelersek, bize dayatılan reçetenin, hangi acı ilaçları içerdiğini görebiliriz…

“Ruhban okulunun açılmasını sağlamalısınız.

Soykırım iddialarını TBMM’de tartışmalısınız.

Irak’taki Kürt liderleri ile işbirliği yapmalısınız.

Ermenistan sınır kapısını açmalısınız.

Kıbrıs’ta iki toplumlu Federasyon’u kabul etmelisiniz.

Kürtlerin, ülkenizde azınlık olduğunu bilmelisiniz.

Tarihinizle yüzleşmelisiniz.” gibi ilaçları içeren bu reçetenin, sağlıklı bir reçete olduğu elbette ki düşünülemez.

Obama’nın sunduğu bu acı reçeteyi ayakta alkışlayanların, ilaçların birer birer yan etkilerini öğrendiklerinde, büyük bir hüsrana uğrayacaklarını şimdiden söyleyebiliriz.

İlaçların ilk yan etkisi, Azerbaycan’ın kırgınlığına yol açan tepkiydi.

İlerleyen günlerde bu dayatılan ilaçları içtiğimizde, daha ne yan etkiler göreceğiz kim bilir?

Obama’nın emir ve direktiflerinden sonra, medeniyetler ittifakından medet umanların, yaşadıkları ikinci şok ise Rasmussenin tavrıydı.

Medeniyetlerin ittifakı toplantısı için ülkemize gelen Danimarka’nın eski Başbakan’ı Rasmussen, sözde; Müslümanlardan özür dileyip, Roj TV’nin kapatılacağının müjdesini verecekti.

Rasmussen’in beklenilen ifadelerinin ötesinde, basının karşısında karikatür olayından dolayı özür dilemeyip, Roj TV ile ilgili konuyu teğet geçmesi ise Yahudileri ve Hıristiyanları dost yapmaya çalışanların emeklerini boşa çıkaran, anlamlı bir görüntüydü.

Yani evdeki hesaplar, yine çarşıya uymadı.

Kaş yapalım derken göz çıkarıp, kendi saha ve seyircimiz önünde, güzel bir mağlubiyet yaşadık.

Bu onur kırıcı maçı ayakta alkışlayanların, neyi alkışladıklarını ise anlamış değiliz.

İnandıklarını söyleyenler; küfrün tek millet olduğunu ne çabuk unuttunuz, yoksa hiç mi bilmiyordunuz?

Emperyalist egemen güçler, dünyaya egemen olma politikalarından vazgeçmediklerine göre, medeniyetler arasında bir ittifakın oluşabilmesi fikri, oldukça zayıf bir ihtimaldir.

Irak’ta bir buçuk milyon Müslüman’ı katledenlerle, Gazze’ye ateş yağdıranların ve bir buçuk milyarlık İslam âleminin sevgi Peygamberi’ni karikatürize edenlerin, otuz bin masum insanımızı öldüren eli kanlı terör örgütünün haber kanalı Roj TV’yi ülkesinde barındıranların bir araya gelerek, dünya barışından ve medeniyetlerin ittifakından bahsetmeleri, nasıl inandırıcı olabilir?

Medeniyetler ittifakı içerisinde olduklarını ve İslam dünyası ile barış içerisinde olacaklarını söyleyenlerin, bu tavırlarının ne kadar samimi olduklarını anlamak açısından, bu hafta yaşananları iyi okumak gerektiğine inanıyoruz.

 


Erzurum Kalkınma Vakfı (ER-VAK)
Adres : Cumhuriyet Caddesi Kızılay İş Merkezi Kat 3 / 2 YAKUTİYE ERZURUM Telefon : (0442) 233 38 20
Tasarım : www.e-erzurum.net