Kutlanan Haftalar
Erdal Güzel 14 Mayıs 2009 Perşembe Toprağın, güneşe ve suya kavuşmasıyla gelen bahar mevsimi, yeryüzünde muazzam bir değişim ve hareketliliğe sebep olurken, insanlar da yeni beklentileri ve hayalleri ile birlikte, sevinç ve coşkuyla dolarak, aşkın gücün bereket kapılarını açtığı bu mevsimde, umutlarını tazelerler. Bu yoğun hareketlilikten olsa gerek, Mayıs ayı içerisinde ülkemizde oldukça fazla etkinliklerin yapıldığına şahit olmaktayız. Gelişmesini tam sağlayamayan bizim gibi ülkelerde, bu tür aktivitelerin çokluğu göze batan bir durum olarak görülmektedir. 1 Mayıs işçi bayramının resmi tatil günü ilan edilmesiyle start alan etkinlikler, hıdrellez kutlamaları, Vakıflar haftası, Trafik haftası, Sosyal Güvenlik haftası, TÜİK haftası, Sakatlar haftası, Hemşirelik haftası, Anneler günü, Eczacılık bayramı, Gençlik ve Spor bayramı gibi faaliyetlerle devam edip gitmektedir. Bu tür etkinliklerin üst üste gelmesiyle birlikte, hedeflenen amaca ne denli ulaşıp ulaşılmadığı şüphelidir. Kamuoyunu bilgilendirme, konularıyla ilgili sorunları duyurma gibi amaca yönelik bu gayretler, genelde usulüne uygun protokol disiplinleri içerisinde yapılmaktadır. Devlet erkânının kerhen katılımlarının haricinde, bu tür organizasyonlarda halkın katılımı ve ilgisi ise son derece azdır. Yapılan gösterişli konuşmalardan sonra, verilen resepsiyonlar ve kokteyllerle yeme içme faslında memnuniyetler ifade edilirken, ayakta süren derin muhabbetlerde, günlük konulardan bahsedilir, törenler; önemli bir görevi yerine getirmenin havasıyla sona erer. Medyaya yansıyan 3–5 satırlık haberler ise murada erişildiğinin kanıtı olarak, en iyi referans belgesi cinsinden saklanır ve arşivlenir. Bir daha ki seneye kadar, konuşulanlar unutulur ve kaybolur, kışın gelmesiyle birlikte ortalık sessizliğe bürünür, yeni etkinlik için tekrar hazırlıklar yapılmaya başlanır. 1 Mayıs işçi bayramı kutlanırken, işçileri ilgilendiren sorunlar ve sıkıntılar, kavga ve gürültüye karışır, masum istekler ise etrafa verilen zarar ve şiddet gösterileri arasında kaybolur gider. Trafik haftasında “Trafik canavarı olmayın” türünden tavsiyeler ve trafikle ilgili konular anlatır ama yine yollar kan gölü olmaya devam eder. Trafik kazalarında, dünyanın en önde gelen ülkesi olma konumumuzda ise hiçbir değişiklik olmaz. Sakatlar haftasında, özürlü vatandaşların her türlü istek ve arzuları, duygusal ortamlarda kamuoyuna sergilenir. Özürlü vatandaşların, bir özürlü arabası almaları için kapı kapı dolaştırılmalarının önüne bir türlü geçilmez. Vergi haftası münasebetiyle, verginin ve vergi ödemenin kutsallığı her alanda duyurulur. Neticede kayıt dışındaki yaban kazları, bir türlü kayıt altına alınamaz. TÜİK haftası, dolayısıyla istatistiğin hayatımızdaki önemine vurgu yapılırken, siyasetin istatistikî bilgiler üzerindeki baskısından ve bilgilerin iktidarı hoşnut edecek şekilde ayarlanıp ayarlanmadığından söz edilmez. Hemşireler haftasında, beyaz meleklerin özverili çalışmaları, iş stresleri, güvenlik kaygıları, yönetici baskıları yüksek sesle dile getirilir. Yine de hemşire açığının kapanması konusunda adımlar atılmaz. Hemşirelerin fazlasıyla hak ettikleri haklar da bir başka bahara kalır. Bilenler hatırlayacaklardır; eskiden güz mevsiminde, “Erzurum’da meşhur yedi haftalar” diye özel günler vardı. Bu günlerde çarşı pazar çok hareketli olur, alan ve satanların memnuniyetleri yüzlerinden okunurdu. Devlet protokolünün ve belli statükoların olmadığı yedi haftalar, şu anda ekonomik ve sosyal hayatımızda yok. Emsallerine bakacak olursak, özel haftalar içerisinde fonksiyonunu en iyi bir şekilde icra eden haftanın, Erzurumlular için yedi haftalar olması tartışılmazdır. Anlaşılacağı üzere hafta kutlamaları, sadece vicdanların rahatlaması için yapılan gösterilere dönüştürülerek, dostlar alışverişte görsünler cinsinden sahnelerin yaşanmasına sebep olmaktadırlar. Etkinliklerde; amaca ve çözüme yönelik bir takım neticelerin alınmasını düşünmek, herhalde arzu edilen bir beklentidir. Yoksa kendi kendimizi avutmuş oluruz ki bu ülkenin avunmaya ve boşa harcayacağı zamana tahammülü olmadığı, hepimizce malumdur. O kadar hafta içerisinde, birde “Vatandaşın haftası” ismi altında bir etkinlik yapılsa, eteklerdeki taşlar dökülür, görün bakın ki ne dramlar ve trajediler ortaya çıkar. |