Erzurumspor’da Şehir Gerçeği
Erdal Güzel 12 Ağustos 2009 Çarşamba 41 yıl önce kurulduğunda, şehirde nasılda bir heyecan fırtınası vardı. Halit Kıvanç’ın doyumsuz anlatışıyla radyolardan dinlenen maçlar, amatör kümedeki unutulmaz müsabakalar, Erzurumlunun futbola olan özlemlerinin en açık ifadeleriydi. O zamanlar, boks ve güreş milli takımlarına devamlı sporcu veren Erzurum, artık futbol ile de kendini duyurmalıydı. İlk profesyonel futbol takımımız Erzurumspor’un kuruluşu, çift başlı kartalın amblem olarak seçilmesi, mavi-beyaz renklerin tercihi, şehirde yaşanan o bayram havası, bu güne kadar hafızalarımızdan hiç silinmedi. 41 yıl önce 41 kere maşallah diyerek oluşturduğumuz Erzurumspor’a olan sevgi, ilgi ve güven, zaman içerisinde gittikçe azalarak, ne yazık ki bugünlerde bitme noktasına kadar geldi. Şehrin sosyo-ekonomik yönden geri gitmesiyle birlikte, Erzurumspor’unda bu olumsuz tablodan nasibini alması kaçınılmazdı. Bir yılda 45000 göç veren, iktisadi yönden sonlarda bulunan, ruhunu ve moralini kaybetmiş, ne istediğini bilmeyen bu şehirden, herhangi bir konuda, mucize kabilinden başarılar beklemenin, hayalden başka bir şey olmadığını hepimiz bilmekteyiz. Şimdi; yerel basınımız ve Erzurumspor’la yakından ilgili görünen bazı hemşerilerimiz “Ne olacak bu Erzurumspor’un hali” diye sorup durmaktalar. Bir de Erzurum’u terk edip, diyar-ı gurbette Erzurum ve Erzurumspor için timsah gözyaşı döken sevimli kahramanlarımızın, emir niteliğindeki talep ve istekleri var ki o da ayrı bir konu. Fırsat bulduklarında, mangalda kül bırakmayan demeçler vererek, egolarını tatmin eden bu hemşerilerimize, “Buyurun gelin” deseniz veya “Göreve var mısınız” diye sorduğunuz da “Ben Erzurum sevdalısıyım, her zaman kalbim sizinle beraberdir” gibi, kaçamak cevaplar alacağınız kesindir. Oysa sebep ve sonuç ilişkilerini tespit etmeden, Erzurumspor’un sorunlarını çözmek, asla mümkün değildir. Cumhurbaşkanı’ndan Ergenekon’un bitirilmesini talep eden, Başbakan’dan zam isteyen, fosseptik sızıntıların kirlettiği suyu afiyetle içip şükreden, şehir için bir takım hayırlı girişimlerde bulunanları veya bulunmak isteyenleri çekiştirip, incitip, morallerini bozan, kıskançlık ve hasetlik duyguları ile önüne geleni eleştiren, kaderci ve teslimiyetçi bir kafa yapısıyla mutluluk reçetesi arayanların, böyle sorunlar karşısında çözüm bulamamaları, beklenen bir durum değil midir? Uzun zamandan beri, çaresizlik içerisinde kıvranan Erzurumspor’a kimselerin sahip çıkmak istememeleri, sebepsiz olabilir mi? Çareler konuşulurken, “Erzurumspor’a neden kimse sahip çıkmak istemiyor” sorusuna cevap aramak, ne hikmetse kimselerin aklına gelmemektedir. Genelde “Şu veya bu kurum ve kuruluşlar takıma sahip çıksınlar” diye çözüm aramak yerine, insanların bu önemli konudan hangi sebeplerden dolayı uzak durduklarını tespit etmek, belki de en rasyonel bir davranıştır. Yersiz eleştiriler, iftiraya varan suçlamalar, küçük görmeler, yapılan her müspet işi hafife almalar, bu şehirde heyecanla, sadakatle çalışmak isteyenlerin önünü tıkayan en önemli engeller değil midir? Erzurumspor için risk alıp, yüreğini ve parasını koyup, fedakârca çalışmak isteyen şahsiyetler şehrimizde bulunabilir, yalnız göreve geldikten sonra hırsızlıkla itham edilmeyeceğini, aleyhinde bir sürü tezviratın yapılmayacağını, ufak bir başarısızlıkta sahada küfür yağmuruna tutulmayacağını garanti etmek şartıyla. Bu kötü alışkanlıklarımız bizi incitiyor olsa bile, hatalarımızı gerçeklerimiz olarak kabul edip, hastalığı başından tedavi edemezsek, gönül işlerini yapacak kimseleri bulmak o kadar kolay olmaz. Kulüp Başkanlığı’na hiç kimse talip olmuyorsa, kongre yapılamıyorsa, kılınacak gıyabi cenaze namazı için bile imam ve cemaat bulunamıyorsa, protesto mitinginde bir avuç insan toplanıyorsa, maçlarda taraftar desteği yoksa, anahtarları teslim edecek merci aranıyorsa, bunların sebepsiz olduğunu düşünmek mümkün müdür? Kaş yapayım derken göz çıkarmak cinsinden sayacağımız bazı davranış ve söylemlerin, müspet yaklaşımlara zarar verdiğini hatırlatmakta fayda olduğunu söylemek zorundayız. Güven ve birlik sağlama yerine, çözüm için topu başkalarına atarak sorumluluktan kaçma düşüncesi veya desinler türünden gösterilen çabaların Erzurumspor’u düze çıkartmayacağı bilinmesine rağmen, yıpranmamış kuruluşları zan altına alacak türdeki yorumların, ihtiyacımız olan güven ortamının oluşmasına zarar verme ihtimalleri de göz ardı edilmemelidir. Görüldüğü gibi, bütün bu gelişmeler ciddi bir güven bunalımını işaret etmektedir. Mevcut kazanımlarımızı elde tutamama gibi özelliğimizden dolayı, bir zamanlar devletin iyi niyetle şehrimizde yapmış olduğu fabrikalar peşkeş çekilirken ses çıkarabildik mi, şehirde insanımızı tutup ve kültürel mirasımızı koruyabildik mi? O zaman, Erzurumspor’un içerisinde bulunduğu durumu niye garipsiyoruz? Nihayet; Erzurumspor için aranan kan, eski stoklardan bulunmuşa benziyor, bu kanın hastaya şifa verip vermeyeceğini, ilerleyen zamanlarda göreceğiz. |