Tasavvuf Musikisi İle Mest Olduk
Erdal Güzel 18 Eylül 2009 Cuma Ehl-i ilim, insanın ruh ve bedenden oluşan bir varlık olduğunu söylerken, Yunus Emre’de yüzyıllar öncesinden “Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm” diyerek, bu ifadeyi en anlaşılır bir şekilde günümüze kadar yansıtmıştır. Bedenimiz için ihtiyaç duyduğumuz gıdaları, Allah’ın bize ikram etmiş olduğu nimetlerden tedarik eder, ruhumuzu ise fıtrata uygun, inanç ve kültür iklimimizden gelen zenginliklerle besleriz. Ruhumuzda fırtınalar estiren, bizleri farklı âlemlere götürüp, değişik atmosferlere sürükleyen aktörlerin içerisinde, musikinin önemi tartışılmazdır. İçsel huzuru sağlamada, ruhsal ve bedensel disiplinlerin oluşmasında çok önemli görevler üstlenen tasavvufun kendi dinamikleri içerisinde geliştirdiği musiki ile her insanı derinden etkilediğini bilmeyenimiz yok gibidir. Bazen ney eşliğinde, bazen vurgulu sazlarla icra edilen ilahilerin, zikir meclislerinde yarattığı heyecanı ve hazzı tarif etmek neredeyse imkânsızdır. Bundan dolayıdır ki Mevleviler, neyin tılsımlı nefesi ile mana âleminde yok olmak için dönüp dururlar. İşte Cumartesi günü, oruçlu bedenlerimizi iftar sofrasında doyurduktan sonra, TRT Ankara Türk Tasavvuf Musikisi Korusu’nun sunduğu programa gidip, ruhlarımızı kana kana doyurma fırsatı yakaladık. Şef Ahmet Hatipoğlu yönetiminde, on saz ve on iki ses sanatçısından oluşan koro sahne alınca, kendimizi bir heyecan fırtınasının içerisinde bulduk. Bu kadar muhteşem bir ziyafette salonun boş olması ise gerçekten Erzurum adına yüreğimizi sızlatan bir durumdu. Erzurum’un bir kültür şehri olduğundan her ortamda bahsedip gururlanmamıza rağmen, her nedense kültürle ilgili konulardaki ilgisizliğimizi de sorgulamaktan kaçınırız. Üç bölüm halinde sunulan konserin “Kadir-i Devran” isimli ilk bölümü, hemşehrimiz hafız ve kasidehan Abdulkadir Şehitoğlu’nun okuduğu Kur’an-ı Kerimle başladı. Şehitoğlu, ilahi kelamları öyle emsalsiz bir üslup ve güzellikle okudu ki dinleyiciler olarak mevsimden mevsime geçtiğimizi ve adeta büyülendiğimizi söyleyebilirim. Koronun içerisinde dört sanatçı hemşehrimizin bulunması ve seslendirilen eserlerin özellikle Erzurum’dan seçilmesi, gözümüzden kaçmayan güzel bir jestti. İkinci bölümde, sanatçıların koro ve solo olarak okudukları; güftesi Muhammed Lütfü Efendi’ye ait olan “YÂR YOLUNDA YARELENSEM, YİNE YÂRİ GÖZLERİM / GÜNEŞ GİBİ GÜZEL DİLDAR, GÖNÜL EĞLENMEZ EĞLENMEZ / ÂŞIKLARIN AKLIN ALIR”, İbrahim Hakkı Hazretleri’nin “HAK ŞERLERİ HAYREYLER, ZANNETMEKİ GAYREYLER…”, Erzurum yöresine ait, sanatçımız Raci Alkır tarafından derlenmiş “SEYREYLE GÜZEL KUDRETİ MEVLÂM NELER EYLER”, Yunus’tan “YÂR YÜREĞİM YAR, GÖR Kİ NELER VAR”, güftesi Seyit Seyfullah’a ait “KAPINDA BEKLİYOR SENİN ABD-İ ACİZİN”, Sivas yöresine ait “YA HENNAN YA MENNAN” isimli ilahiler, gerçekten izlenilmeye ve dinlenilmeye değerdi. Üçüncü bölümde, Sn. Ahmet Hatipoğlu’nun zikir esprilerinden yararlanarak, yeni formda, solo ve koro için yazdığı “HİCAZ DUA” isimli eser sahne alınca, tasavvuf musikisinin insanı mest eden o eşsiz büyüsüyle, ruhlarımız ziyadesiyle doydu diyebilirim. Üniversitemizin kültür sitesindeki bu unutulmaz gecede yaşadığımız o harikulade dakikaları, Erzurum insanı ile paylaşmayı gönülden arzu ederdik. Salonun boş olmasını ve protokolün ilgisizliğini, organizasyon eksikliğine ve aynı saatlerde GS ile BJK arasında oynan derby maçına bağlasak bile, bu işin nasip meselesi olduğunu kabul etmemiz, daha doğru bir yaklaşım olarak düşünülebilir. Program; Erzurumlu Hafız Abdulkadir Şehitoğlu’nun emsalsiz Kur’an-ı Kerim tilaveti ile sona ererken, kutsal Ramazan ayının bereket ve hikmet dolu günlerinde, bizlere unutamayacağımız bir gece yaşatan TRT Ankara Radyosu Türk Tasavvuf Musikisi Korosu’na ve bu güzide topluluğu şehrimize getirmeyi başaran TRT Erzurum Müdürlüğü’ne en içten sevgi ve muhabbetlerimizi sunar, bu münasebetle tüm okurlarımın Ramazan Bayramı’nı tebrik eder, sağlık ve esenlikler dilerim. |