Aşı Açılımı
Erdal Güzel 06 Kasım 2009 Cuma İlahi öğretilerimiz, bizlere; orta yolu takip etmemizi tavsiye eder. Buna rağmen, toplum olarak her nedense bu mesaja uymayıp, ifrat ve tefrit arasında gidip geldiğimiz için, bir türlü orta yolu bulamıyor, en ufak bir rüzgârda bile fikir ayrılıklarına düşüyor, biz ve ötekiler diye ayrışarak gerilimli günler yaşıyoruz. Fazla geriye gitmeden, sosyal hayatımızı etkileyen bu farklılıklarımıza bir göz atıp, bazı gerçekleri hatırladığımızda, çalkantılı durumumuz hakkında bir takım ipuçları elde edebilir, sağlıklı bir yol rotamızın olmadığını anlayabiliriz. Sağ görüşlüler – Sol görüşlüler Laikler – Anti laikler İnananlar – İnanmayanlar Faşistler – Komünistler Radikal İslamcılar – Ilımlı İslamcılar Liberaller – Ulusalcılar Başı açıklar – Türbanlılar Açılımcılar – Açılım karşıtları Özürcüler – Özür karşıtları AB yanlıları – AB karşıtları Medya – Yandaş medya Atatürkçüler – Enver Paşacılar Hilafetçiler – Cumhuriyetçiler Galatasaraylılar – Fenerbahçeliler gibi… Son günlerde, uzayıp giden bu ihtilaf zincirine domuz gribi aşısının yapılması gerekliliğine inananlar ile aşının yapılmasına karşı çıkanlar diye bir halka daha eklendi. Haftalardan beri, kamuoyunun önündeki hararetli tartışmalardan dolayı kafası karışan vatandaş da haliyle aşı konusunda farklı bir yol ayrımına girmiş durumda. Domuz gribiyle ilgili, yazılı ve görsel basında aşırı dozda verilen haberlerden panik yaşayan halk, uzmanların farklı görüşler belirtmeleriyle birlikte, iki arada bir derede kalmış vaziyette. Domuz gribi aşısı konusunda, Sağlık Bakan’ımızdan çok, TV ekranlarında gördüğümüz İstanbul Valisi Sn. Muammer Güler’in, uzmanlara taş çıkarır cinsten teknik bilgiler vermesi de işin bir başka yönü. Sn. Başbakan’ımızın, bu tartışmalar ortasında tavrını koyarak, “Aşı olmayacaklarını” söylemeleri, bütün hesapları alt üst etti. Toplum; Sn. Başbakan’ımızın başını çektiği domuz gribi aşısı olmayacaklarla, Sn. Sağlık Bakan’ımızın öncülük ettikleri domuz gribi aşısı olanlar gibi iki tercih arasında kalmış ve ne yapacağına karar veremez halde bekler durumdadır. AKP’ye verilen oyların büyük bir kısmının Başbakan’ın şahsından dolayı verildiği gerçeğinden yola çıkarsak, geniş bir kitlenin aşı olmayacağını söylemek mümkün. Bu durumda 43 milyon doz aşının elde kalma ihtimalinden de söz edilebilir. Firmalar sattıkları ürünleri geri alırlar mı bilinmez, ama bu konuda bir takım formüller geliştirilerek aşılar tüketilebilir. Örneğin, Sosyal Dayanışma Vakfı’ndan kömür ve gıda yardımı alanlara, aşı olmaları halinde bu yardımlardan yararlanabilecekleri duyurulabilir veya Bangladeş, Sudan gibi fakir ülkelere elde kalan aşıları gönderip, zekâtımıza dahi sayabiliriz. Aşı konusunda Sn. Başbakan ile Devlet Bahçeli’nin görüşünde birleşenler ile Sağlık Bakanlığı politikasını benimseyenlerin, yarın öbürgün bir STK çatısı altında toplanıp örgütlenmeleri de söz konusu olabilir. Domuz gribi aşısından mağdur olanlar derneği gibi. Aşıyla ilgili tereddüt yaşayanların, bir bilene, Medyum Memiş’e veya Cübbeli Ahmet Hoca’ya danışmaları da ihtimal dışı değildir. İhtilafa düşme alışkanlığımızdan kolay kolay vazgeçeceğe benzemiyoruz. Marmara’da deprem olacak mı, olmayacak mı tartışmaları yıllardır sürerken, demokratik açılım, aşı açılımı derken, yakında yeni bir konu bulur biraz da onunla uğraşırız. |