Bardağı Taşıran Bardakçı
Erdal Güzel 11 Kasım 2009 Çarşamba Hatırlanacağı üzere, üniversitemizin 2009–2010 eğitim ve öğretim yılı, Sn. Başbakanımızın katılımlarıyla görkemli bir şekilde açılmıştı. Törendeki konuşmalarda, Milli Eğitim Bakanı, YÖK başkanı ve Sn. Başbakanımız Erzurum ve Atatürk Üniversitemiz ile ilgili hepimizin göğsünü kabartan güzel sözler sarf etmişlerdi. Sn. Başbakanımızın konuşmasının büyük bir bölümünü ise Erzurum Kongresi’nin 90. yılı münasebetiyle Atatürk Üniversitesi tarafından bastırılan Albayrak gazetesinin 1919–1921 yılları arasındaki orijinal nüshalarını ve yeni Türk alfabesine çevrilmiş halini içeren kitap oluşturmuştu. Sn. Başbakan kitaptan bazı pasajlar okuyarak kitap hakkında olağanüstü övgülerde bulunmuş, hatta bu kitabın her eve girmesi gerektiğini söyleyerek kitabın hazırlanmasında ve basımında emeği geçen Atatürk Üniversitesi’ne samimi şükranlarını ve tebriklerini sunmuşlardı. Sn. Başbakanımızın övgüsüne mazhar olan bu eser o günlerde ne yazık ki şehirde kimselerin dikkatini çekmemişti. Ne zaman ki bir TV kanalında Murat Bardakçı kitabı yerden yere vurup, 70 milyonluk Türkiye’nin gözü önünde üniversitemize ve kitabı hazırlayanlara çirkin hakaretler yağdırdı, o zaman kitap hakkında herkesin haberi oldu. Başbakanın övgülerine rağmen başarısı takdir edilmeyen kitap, Murat Bardakçı’nın hakaret dolu yergileriyle birlikte çok ağır bir eleştiri yağmuruna tutuldu. Takdir, teşekkür, iltifat ve ahde vefa gibi kavramların pek az kullanıldığı sosyal yapımızda kitap bahane edilerek, üniversitemize ve hocalara karşı insaf sınırlarını aşan tavırların sergilenmesinde nedense hiç vakit kaybedilmedi. Akademik kariyerler, emekler ve alın terleri ve koskoca yarım asırlık bir başarı bir anda çöpe atılıverdi. Evet, ortada ciddi bir hata vardı ve bunun telafisi için işlem başlatılmış, kitap yeni baskı için hazır hale getirilmeye çalışılıyordu. Çok uzun ve yorucu çalışmalar neticesinde Albayrak gazetesinin 110 nüshasının çeşitli arşivlerden bin bir zorluklarla toplanıp, orijinal halleriyle kitaba yerleştirilmelerini nedense kimse görmek istemedi. Üzerinde Türk Bayrağı ve Gazi Mustafa Kemal’in resmi bulunan kitabı 70 milyonun önünde yere atıp, ellerinin pislendiğini söylemesi nasıl bir tenkit anlayışı ve üsluptur. Murat Bardakçı’nın yarım asırlık mazisi bulunan üniversitemizi aşağılamasını, sergilediği kaba tavırlarını ve hakaret içeren sözlerini masaya yatırıp, ciddi bir tepki göstermemiz gerekirken, topu kendi kalemize atma gayreti içerisine girmemiz hiç de anlaşılır bir durum değildir. Kitaptaki hataların mevcudiyeti elbette ki izah edilebilir bir durum değildir. Efendimizin “İnsanoğlu yoktur ki hatası bulunmasın, hatalıların en iyisi hatalarından dönendir.” sözleri doğrultusunda bir hatırlatma yaparak, Murat Bardakçı’nın Üniversitemizi ve onun hocalarını hedef alan terbiye sınırlarını aşan, hakaretleri hepimizi ziyadesiyle üzmüştür. Murat Bardakçı bilimsel bir nezaket içerisinde bu kitaptaki hataların varlığını uygun bir üslupla duyurabilir ve kitabın tekrar basımı için Sn. Rektörümüzün dikkatini çekmeyi deneyebilirdi. Bardakçı’nın ekrandaki hoş olmayan tavrı niyetinin “üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek” olduğunu gösteriyordu. Bir konunun uzmanı olmak başkalarına hakaret etme ve onları küçük görme hakkını kimseye verebilir mi? Murat Bardakçı’nın nezaketsiz tutumu sanki de hasmını yere vurmak için açık gözleyen bir rakibi andırıyordu. Üniversitelere ve akademik unvanlılara olan ezikliğini bu fırsattan faydalanıp kusması ise tavırlarından net bir şekilde anlaşılıyordu. Üniversitemizi, okuması, yazması olmayanlara akademik unvan dağıtan bir kurum olarak göstermesi ise haddini aşan bir kabalıktı. Hele “Ali Kemal bile Kongreye karşı böyle bir kötülüğü yapmamıştı” demesi hiç kabul edilemezdi. Neredeyse kitabı bastıran ve onu hazırlayanları vatan haini ilan etmediği kalmıştı. Vatanseverlikleri konusunda kimsenin şüphe duymadığı hocalarımıza ve Atatürk’ün ismini alan güzide kurumumuza karşı Ali Kemal benzetmesini ancak ön yargılı zihniyetlerin iftiraları olarak yorumlayabiliriz. Bilimsel ahlak, edep ve terbiye kuralları içerisinde, kitap hakkında herkesin söz söyleme ve eleştirme hakları elbette ki vardır. Telafisi mümkün bir hatadan dolayı Üniversitemize ve onun çatısı altında bulunan bilim adamlarımıza yöneltilen linç girişimi hiçbir haklı sebebi meşru kılabilir mi? Sn. rektörümüz bir basın toplantısı yaparak hatalarını kabul etme erdemliliğini gösterdiler, bakalım Murat Bardakçı da sergilediği çirkin davranışlarından dolayı özür dileme erdeminde bulunabilecek mi? İyi niyetle ortaya çıkarılmış, maddi ve manevi her türlü fedakârlıktan çekinilmeden hazırlanan bu kitap eksiklikleri giderilerek yeniden hazırlanır, ama incitilen akademik kişilikler ve yarım asırlık bir kuruma yöneltilen haksız ithamlar telafi edilebilir mi, onu zaman gösterecek. |