Erzurum’u temiz bir şehir haline nasıl getirebiliriz diye sormuştum bir önceki yazımda. Bu soruya cevap aramadan önce Erzurum’un neden temiz olmayan bir şehir olduğuna cevap bulmamız gerekiyor. Geçen haftaki yazımda kısmen temas etmiştim bu duruma; bugün biraz daha derinleşmeye çalışalım.
Erzurum’un en büyük talihsizliklerinden biri, kurak bir iklime sahip olmasıdır. Kurak olduğu için toprak kuru ve bu sebeple de çabuk ufalanıp toz haline gelebilen bir yapıya sahip. Toz haline gelince de rüzgâr yardımıyla etrafa daha çabuk yayılıyor. Böylece cadde ve sokaklarımız tozdan geçilmiyor. Böyle olunca sağlığımızı da tehdit eder hale geliyor ve hava hafif de olsa rüzgârlıysa, dışarıya çıktığımızda ağzımıza, gözümüze, burnumuza toz doluyor.
Bu doğal duruma bir de inşaatlar ve kış aylarındaki karla mücadele ile yapay katkılarda bulunulunca Erzurum’un hali içler acısı bir duruma geliveriyor. Kendimizi sanki kovboy filmlerinde gördüğümüz o göz gözü görmeyen tozlu sokak aralarında hissetmeye başlıyoruz. Kış aylarında cadde ve yollara belediye ekiplerince kömür tozu veya mıcır yahut kumlu toprak serpiliyor. Buna tuz da ilave edilince asfalt da bozulduğu için petrollü bir toz duman içerisinde kalıyoruz. Son derece ilkel olan bu kar ve buzla mücadelenin bir an önce çağa yakışan bir şekle döndürülmesi gerektiğini öyle sanıyorum ki herkes arzuluyor. Belediyeler bu konuda araştırma yapıyor mu bilmiyorum ama buzla ve karla mücadelenin daha yeni, bilimsel ve şehir kültürüne yakışan bir biçimi olduğuna inanıyorum.
İnşaatlar da ilkel şartlarda çalışıyorlar ve inşaatın bütün tozu, toprağı, kiri, pisliği, çimento torbaları vs. sokaklara saçılıyor. Bu konuda inşaatı yapan firma veya şahıslar yeterli önlemleri maalesef almadıkları gibi, belediyenin de onları bu önlemleri almaya zorlayıcı bazı girişimlerde bulunup bulunmadığını bilmiyoruz. Öyleyse işe inşaatlarla başlayıp onların gerekli önlemleri almalarını sağlayabiliriz. Bunun tamamen belediyenin işi olduğunu biliyoruz. Ama vatandaş olarak bizim de sorumluluğumuz var. Bizler, vatandaş olarak belki inşaatları uyaracak olursak başarılı olamayabiliriz. Uyarmaya kalktığımızda, her zamanki gibi ‘sana ne? sana ne oluyor? sen niye karışıyorsun?’ gibi tepkiler alabiliriz, hatta belki kavgalar bile yaşanabilir. Öyleyse bu konuda vatandaş olarak bizim yapmamız gereken, ilgili belediyeleri arayıp tedbirlerin alınması için talepte bulunmak olmalıdır. Onlar da ilgi göstermeyebilirler; bu sebeple çevreyi kirleten çirkinlikler düzeltilene kadar belediyeleri aramaya devam etmemiz gerek. Çünkü bizim muhatabımız, belediyelerdir. Onlar, bizim isteklerimize cevap vermek zorundadırlar.
Şehrin sakinleri olarak Erzurum’un temizliğine katkıda bulunabileceğimizi hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamamız gerekmektedir. ‘Aslan yattığı yerden belli olur’ sözü gereğince temiz yaşamak için temiz olmamız gerekmektedir. Elimize geçen her şeyi sokağa atmamayı öğrenmeliyiz. Tükürük ve balgamımızı yere tükürmememiz gerektiğini artık öğrenmeliyiz. Burnumuzu sokağa sümkürmemeliyiz. Sokakta yürürken, parklardaki banklarda otururken kabuklu yemişler yiyerek kabuklarını yerlere atmamalıyız. Arabamızda yediğimiz gıdaların çöplerini camı açıp dışarı atmamalıyız. Bütün bu hareketler zaten gelişmemişliğin göstergeleridir. Hem bütün bu olumsuzlukları yapıp, hem de şehrimiz temiz değil deme hakkına da sahip değiliz. Herkes kendi evinin, dükkânının, mağazasının, işyerinin kapısının önünü ve çevresini temiz tutacak olursa zaten şehrimiz, temiz bir şehir olmaya başlamış demektir.
Sigaranın kapalı ortamlarda içilmesi yasaklandı. Bu yasağa ne kadar uyuluyor bilmiyorum. Ama ‘içerde içmeyin çıkın dışarda için’ demekle insan sağlığı korunmuş olmuyor. Dışarda içilen her sigara izmariti yerlere atılarak her yerleşim yerine yeni bir kirlilik kaynağı oluşturuldu…‘Sigara izmaritleri’. Yasada izmaritlerin yerlere atılmaması da var, ama uygulanmayan yasaklar koymanın ne anlamageldiğinianlayamıyorum. Sigarasını kapalı mekânlarda içenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Çünkü konulan yasağın nasıl uygulanacağına ilişkin hiçbir açıklık yok. Yüz yüze ilişkilerin yaşandığı bizim gibi toplumlarda bu tür yasakların uygulanması zordur. Çünkü içerde sigara içen birine kurum amiri ceza kestiği zaman o kişiyle aralarının bozulacağını ve sürekli problem yaşayacağını bildiği için görmezlikten gelinmektedir. Hastanelerde bile içeride sigara içilebiliyorsa, üstelik de bu, hastanenin personeli ise siz bu yasağın ne kadar ciddi olduğunu varın anlayın artık. Kaldı ki belirttiğim gibi dışarıda sigara içmek de sokakların ve caddelerin daha fazla kirlenmesine katkı sağlıyor.
Çöplerin hali ise…bunu önümüzdeki yazıda ele alalım.
Pazartesi, 12 Eylül 2011
Yazar Ömer Özden
Erzurum Kalkınma Vakfı (ER-VAK) Adres : Cumhuriyet Caddesi Kızılay İş Merkezi Kat 3 / 2 YAKUTİYE ERZURUM
Telefon : (0442) 233 38 20 Tasarım : www.e-erzurum.net