Bundan tam 1441 yıl önce dünyanın gidişatını değiştirecek olan kutlu bir doğum gerçekleşmiş ve iki cihan güneşi, Habibullah dünyayı teşrif etmiştir. Dünya O’nunla şereflenmiş; insanlık, kaybettiği değeri O’nunla yeniden kazanmıştır. O ki sadece bir kabilenin, bir toplumun veya bir milletin değil, bütün insanlığın umudu olan Muhammed Mustafa (S)’dır. Dünyanın bütün ahlaki çirkinliklerden temizleneceğini müjdeler gibi adı Mustafa konulmuştur. Bu kutlu doğumun üzerinden yaklaşık 400 yıl geçmemişti ki Muhammet Mustafa(S)’ya gönderilen kurtuluş dini İslamiyet’in ilelebed bayraktarlığını yapacak olan necip milletimiz, iki yüz senedir bireysel anlamdaki kabul edişlerin ardından toplu olarak İslamiyet’i kabul etmiş ve benimsemiştir. Bu öyle bir benimsemedir ki kıyamete dek etin tırnaktan ayrılamaması gibi, Türk milleti de İslamiyet’ten ayrılmayacaktır. Bu güçlü kabul ve benimsemeyi sağlayan en önemli etkenler, İslamiyet’in cazibesi ve hiç kuşku yok ki Hz. Muhammet(S) sevgisidir. Bu, öyle bir sevgidir ki sanki Hz Muhammet bizim toplumumuzda doğmuş, bizim aramızda yaşamış, bizimle ağlamış, bizimle gülmüştür. Yahya Kemal Bey’in ifadesiyle O, sanki Bursa’da bir Türk vatandaşı gibidir. Bu sebeple Şeyh Galip, Nat-ı Şerif’inde bir şiirinde “Sen Ahmed ü Mahmud u Muhammetsin efendim, Hak’dan bize Sultan-ı müeyyedsin efendim” demiştir. Türk milletinin Muhammet(S) sevgisi bu necip millete yüksek bir hürmetin yansıması olarak Mehmet adını kazandırmış, kahraman askerlerimize Mehmetcik adını vermemizi sağlamıştır. Yine bu sevgi, milletimizin şairlerine yüzlerce naat ve mevlid yazdırmıştır. Bu mevlitlerin en bilineni ve en sevileni, Süleyman Çelebi’nin Vesiletü’n-Necat’ıdır. Yüz yıllardır okunan bu mevlidi, neredeyse hepimiz ezbere bilecek kadar seviyoruz. Süleyman Çelebi’nin Mevlid’inden sonra belki yüzlerce naat ve mevlid yazılmıştır. Yazılmaya da devam edecektir. Bunlardan biri de 20. Yüzyılın önemli mütefekkirlerinden biri olmasına rağmen, henüz yeterince tanınmayan Erzurum’umuzun medar-ı iftiharı Alvarlı Muhammet Lütfi Efendi’nin yazmış olduğu Mevlid’dir. Avlarlı Efe Hazretlerinin Hulasatü’l-Hakayık isimli eseri, Arapça ve Farsça olarak yazdığı birkaç şiirden sonra “Mevlid-i Nebi” ile başlamaktadır. Alvarlı Efe, Mevlid’inde Hz. Muhammet(S)’in nurunun Adem’den başlayıp her peygambere sirayet ettiğini ve babası Abdullah’tan da Hz. Muhammet(S)’e geçtiğini ve Muhammet Mustafa(S)’in bu nurla dünyayı teşrif ettiğini şu mısralarla ifade etmektedir: Hazret-i Abdullah’a gelince nur Mekke oldu ol zeman darü’s-sürur Ol zaman mihr-i münevver Amine Ana olacak Muhammed Emin’e Amine Abdullah’ın ailesi Oldu ahir hazretin hamilesi Hamil oldu nur-i Muhammed’i ol Sahibine nurunu ede vusul Çün karib oldu bu hamlin müddeti Seyrede alem bu şems-i rahmeti Ol Rebiu’l-evvel ayında heman On ikinci gice idi ol zeman Matla-i mah-i hidayet Amine Meşrik-ı şems-i saadet Amine Ol zeman esrar-ı hikmet masdarı Mader-i ahir zeman peygamberi Gözlerimden dedi ref oldu hicab Doğdu sandım haneme bir afitab Bu gelen hatm-i risaletdir bilin Bu gelen şems-i saadetdir bilin Bu gelen Muhtar-ı Mevla’dır bilin Bu gelen mihr-i teclladır bilin Bu gelendir enbiyalar serveri Nur-i Hak ahir zeman peygamberi Mevlid-i pak-i Muhammed Mustafa Aşıkı olan rical-i ba safa Derde dermandır Muhammed sohbeti Nur-i imandır Muhammed ülfeti Rahmet-i Rahman dilersen ey Kiram Ver Habib-i Kibriya’ya çok selam(Hulasatü’l-Hakayık, s. 75-77) Görülüyor ki Alvarlı Efe Hz.leri, fevkalade duygusal ve edebi bir üslupla Hz. Peygamber’in doğumunu anlatmaktadır. Buradan itibaren Hz. Peygamber’in doğumundan sonra meydana gelen olayları anlatan Alvarlı Efe Hz.leri, tıpkı Vesiletü’n-Necat’taki gibi bir merhaba bahrine yer vermekte ve bu bahri Salatullah selamullah bu ümmet-i Muhammed’e Bizi bahş eyleye Allah bu mevlid-i Muhammed’e mısralarıyla tamamlamaktadır. Hz. Peygamber’e fevkalade bir sevgi ve saygısı bulunan Alvarlı Efe Hz.leri, yazmış olduğu bu mevlidinin değeri hakkında ise şu mısraları yazmıştır.
Hürmet eden rahmet bulur Mevlidine Muhammed’in Rahmet-i Hak nazil olur Mevlid’ine Muhammed’in Meclis-i mevlid güllenir Mey-i muhabbet allanır Nur-i saadet dallanır Mevlidine Muhammed’in Mevlidin kim guş eder Bade-i aşkı nuş eder Umman-ı rahmet cuş eder Mevlidine Muhammed’in Lütfi bu gafletten uyan Merhamet-i Hakk’a dayan Ol rahmet-i Hakk’a şayan Mevlidine Muhammed’in(Hulasatü’l-Hakayık, s. 84) Kısa alıntılar yaparak aldığım mevlidin tamamı, Alvarlı Efe Hz.lerinin Hulasatü’l-Hakayık’ının baş kısımlarında bulunmaktadır. Bu müstesna eserin, musikişinasların ve bestekarların ilgi ve iltifatını beklediğini bilmem anlatmaya gerek var mı? Kendi içerisinde bir musiki bulunduran bu mevlid-i nebinin bestelenmesini temenni ederek satırlarımı sonlandırmak istiyorum.
PROF. DR. H. ÖMER ÖZDEN
Erzurum Kalkınma Vakfı (ER-VAK) Adres : Cumhuriyet Caddesi Kızılay İş Merkezi Kat 3 / 2 YAKUTİYE ERZURUM
Telefon : (0442) 233 38 20 Tasarım : www.e-erzurum.net