Erzurumlu İbrahim Hakkı Efendi’nin torunlarından olan Feyyaz İbrahimhakkıoğlu, 1941 yılında Erzurum’da doğmuş. İlkokula, babasının devlet memuriyeti sırasında gördüğü haksızlıklar karşısında susmaması sebebiyle, sık sık görev yeri değiştirmesinin bir sonucu olarak anneannesinin yanında Aşkale’de başlamış; babasının İskenderun Gümrük Müdürlüğü’nde tekrar memuriyete dönmesiyle İskenderun’da devam etmiş, Dicle İlköğretmen Okulu’na tayin edilmesiyle de ilkokulu bu okulda tamamlamıştır. Daha sonra tayinleri Diyarbakır’ın Ergani ilçesine çıkınca ortaokulu okumaya orada başlamış, 1956 yılında tayin bu kez Erzurum’a çıkmış ve ortaokulu Yavuz Selim İlköğretmen Okul’unda tamamlamış. Memuriyet görevi onları Ankara’ya gönderince liseyi, Devlet Demir Yolları Lisesi’nde okumuştur. Bu lise, Devlet Demir Yolları’nın, kendi personelini yetiştirmek üzere açmış olduğu bir teknik lisedir. 1958’de başlayıp, 1962 yılında mezun olmuştur.
Liseyi bitirir bitirmez, aynı yıl Devlet Demir Yolları teknik personeli olarak Kars’ta çalışma hayatına atılmıştır. Askerlik vazifesini tamamladıktan sonra görevine Sarıkamış’ta devam eden Feyyaz İbrahimhakkıoğlu, daha sonra Erzurum’da aynı kuruma tayin edilmiş ve bir süre burada görev yapıp Toprak-Su kurumuna naklen tayin istemiş ve emir alan kişi anlamını taşıyan memuriyet hayatı onu bir türlü mutlu etmemiştir. Nihayet çalışma hayatını 1977-78 yıllarında kendi isteğiyle sonlandırmıştır. Memuriyet yıllarında zaman zaman gittiği İstanbul’da Ezel Erverdi ile tanışması, hayatında bir dönüm noktası oluşturmuştur. Bu hususu, kendisiyle bir röportaj gerçekleştiren ve hakkındaki ilk yazıyı kaleme alan değerli şair ve yazar İsmail Bingöl’ün “Yerini Bulmamış Adam- Feyyaz İbrahimhakkıoğlu” başlıklı yazısından aktaralım. “Bu gidiş gelişlerinin birinde Ezel Bey’le (Erverdi) tanışır ve yıllarca devam edecek bir dostluğun temeli böyle atılır. Belki onunla tanışması, hayatında yeni bir dönüm noktasıdır Feyyaz ibrahimhakkıoğlu için… Çünkü zihninde, ruhunda, maddi ve manevi hayatında derin iz bırakacak biriyle; Nurettin Topçu’yla tanışmasına vesile olur Ezel Bey… Kendisi bu durumu; ‘Bilinçli olarak asıl fikir hayatım belki bundan sonra başladı’ şeklinde özetlemekte.” İstanbul’a gittiği zamanlarda katıldığı Nurettin Topçu sohbetleri, onun düşünce dünyasını şekillendirmiştir.
Memuriyet yıllarında okumaya olan merakı onu Erzurum’da o yıllarda önemli bir entelektüel mekan olan Hemşin Pastanesi’ne yöneltmiştir. Ezel Bey’in Erzurum’a gelişlerinde de burada oturup sohbetler yapmışlardır. Bu yıllarda evlenmiş ve nihayet bir süre sonra da (1978-1979) zoraki yaptığı memuriyetten istifa ederek ailece Erzurum’dan İstanbul’a taşınmışlardır.
İstanbul’da Ezel Erverdi’nin sahibi olduğu Dergah yayınlarında özel sektördeki çalışma hayatına merhaba diyen Feyyaz İbrahimhakkıoğlu, burada fikir ve duygu dünyasını geliştirme fırsatı bulmuştur. Onun düşünce dünyasının mimarı olan Nurettin Topçu’nun eserlerini okuyarak hareket felsefesini öğrenmiş ve ‘Dergah Çevresi’ne katılmıştır. Bu çevrede Necip Fazıl, Cemil Meriç, Tahsin Banguoğlu gibi önemli isimlerle de tanışma fırsatı bulan Feyyaz ibrahimhakkıoğlu, İstanbul’da uzun süre kalamamış ve çok sevdiği Erzurum’a 1982-1983 yıllarında geri dönmüştür. Erzurum’da Ezel Erverdi’nin, Cinis’te kurduğu tavuk-yumurta işletmesinin idareciliğini yapmaya başlamıştır. Cinis, Ezel Erverdi’nin anne tarafından köyü olup Tayyip Cinisli’nin yeğenidir. Daha sonra Erzurum’da kendi adına yumurta sektöründe ticarete başlamışsa da kısa süre sonra iflas ederek işi bırakmış, bir zaman siyasete heves edip bazı girişimlerde bulunmuş fakat aradığını bulamayınca ondan da vaz geçmiştir. O sıralarda Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde dedesi adına kurulan İbrahim Hakkı Araştırma Enstitüsü’nde devlet memurluğuna geri dönmüştür. 2007 yılında emekliye ayrılıp tekrar İstanbul’a nakletmişse de hasrete dayanamayıp yine Erzurum’a dönmüştür. Fakat artık kalbinden rahatsızdır. Hastalığının son günlerinde Atatürk üniversitesi Aziziye Araştırma Hastanesi’nde tedavi gördüğü sırada 2010 yılının 29 Ağustos gecesinde Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.
Sevenleri ve aile mensupları, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da ölüm yıldönümü münasebetiyle kabri başında bir araya geldik. Er-Vak öncülüğünde öğle saatlerinde kabrinde Kur’an okunup dua edildikten sonra Er-Vak Başkanı Erdal Güzel kısa bir konuşma yaparak Feyyaz Ağabeyi’nin Erzurum için öneminden bahsetti ve gerek onun yazılarının, gerekse hakkında yazılanların bir araya getirilip bir kitap oluşturulmasına vurgu yaptıktan sonra onu rahmetle anıp konuşmasına son verdi.
Feyyaz Ağabeyi’yiyle geç tanışmamdan dolayı belki de en az tanıyanlardan biri olmama rağmen onunla ilgili birkaç güzel anım oldu. İlk tanıştığımda Cinisli ailesine mensup olduğumu öğrenince çok memnun olduğunu ifade etmişti. Sonrasında da bana çoğunlukla “Cinisli Ömer Bey” diye hitap eder ve Cinisle ilgili anılarından söz ederdi. Zaman zaman dedesi adına kurulan Enstitü’deki odasında ziyaret eder ve uzun sohbetler yapardık; Fakültemize uğradığında bana da uğramamazlık etmezdi. Odasında boş kaldığı zamanlarda desenler ve motifler yaparak gönül dünyasını dışa yansıtmaya çalıştığını görürdüm. Çok güzel desen ve motifler yapıyordu. Sanki iç dünyasını, bu motifler aracılığıyla anlatmak istiyordu. Onları sakladı mı, halen duran çalışmaları var mı bilmiyorum, ama beğenilecek çizimlerdi.
Yahya Kemal üzerine çalışmalar yaptığımı biliyordu. Bir gün yanına uğradığımda Yahya Kemal’in ölüm hakkındaki düşünceleri üzerine konuştuk. Yahya Kemal’in ölüm korkusunu yenen bir şair olduğunu belirtince o da bana Yahya Kemal’in
“Ölmek kaderde var, yaşayıp köhnemek hazin Buna bir çare yok mudur ya Rabbelalemin?” beytini okudu ve bu beyitte Yahya Kemal’in ölüm korkusu duygusu yaşadığını ifade edip etmediğini sordu. Bir süre konuştuk ve Yahya Kemal’in ölümden değil, unutulmaktan korktuğunu ifade ettiği sonucuna ulaştık.
Sonra aradan uzun zaman geçti ve bir gün Üniversite içerisindeki bir bankada karşılaştık. Hasta olduğunu biliyordum ve acaba beni tanır mı diye merak ettim. Ona doğru bakarken benden önce “Ooo Cinisli Ömer Bey merhaba!” dedi. Sarıldık, hal hatır sorduk; yanında oğlu vardı, babasına refakat ediyordu. Kısa bir zaman sonra da maalesef ölüm haberini aldık.
Tam bir gönül adamıydı ve asla bir böbürlenmesi, kibirlenmesi yoktu. Yakınındaki dostları kadar iyi tanımamama rağmen gönlünün zenginliğini keşfetmiştim. Allah makamını cennet etsin. Ondan uzak kalan sevenlerine, ailesine ve dostlarına sabır versin.
Erzurum Kalkınma Vakfı (ER-VAK) Adres : Cumhuriyet Caddesi Kızılay İş Merkezi Kat 3 / 2 YAKUTİYE ERZURUM
Telefon : (0442) 233 38 20 Tasarım : www.e-erzurum.net