Özel bir TV kanalında, uzun süreden beri yayınlanan ve toplumumuzda 68 kuşağı olarak bilinen, 1980 öncesi gençliğin yaşadıkları olayları ve o günkü ülkemizin siyasi, iktisadi ve sosyal yapısını tüm yönleriyle anlatan “ Hatırla sevgili” isimli diziyi zevkle, üzülerek, pişmanlık duyarak, gözyaşları içerisinde, kahır ederek izleyenlerin sayısının bir hayli olduğunu, dizinin kırdığı reyting sonuçları ifade ediyor. O günleri birebir yaşayanların ve bu olaylardan etkilenenlerin, geçmiş ile ilgili görüntüleri tekrar hatırlıyor olmaları, kapanmayan yaraların bir kez daha sızlamasına sebep oldu. Duyulan pişmanlıklar ve çekilen vicdan azapları, çok insanı muhatap tuttu diyebiliriz. Aradan geçen 28 yıl sonra, sadece TV ekranlarından anımsadığımız geçmişin karanlık günlerini, Akdeniz üniversitesi kampüsü içerisindeki, gençler arasında yaşanan şiddet görüntülerini seyredince, tekrar hatırlar olduk. Toplum olarak dehşete ve endişeye düştüğümüzü üzülerek ifade edebiliriz. Aktörler tekrar mı perdeyi açıyorlar diye panikledik ve heyecanlandık, kısaca korktuk diyebiliriz. Geçmişte millet olarak bizlere acı bir ilaç içirmişlerdi. Özellikle bu ilacın şifa vereceği hipnozunu gençlerimize telkin edip, öyle servis yapmışlardı. Sayın Bakan Cemil Çiçek’in “Geçmişte hepimiz kullanıldık” şeklindeki samimi itirafları, o günleri anlatmaya yeter sanırız. Bu milletin gençlerinin bir daha kullanılabileceğini, düşünmek bile istemiyoruz. 1980 öncesi gençlerimizin geleceklerini çalan, onları birbirlerine düşürüp, kardeşi kardeşe kırdıran, ülkede kurtarılmış bölgeler oluşturup, mahkemeler kuran, ailelerinin yegâne ümidi olan evlatlarını istikballerinden eden, ülkeyi kan ve gözyaşına boğan, dıştan kumandalı, içten destekli olayları ve onları hazırlayanları nasıl unutabiliriz? Kitap ve kalem tutması gereken ellere silah tutuşturanları, siyasi gelecekleri uğruna masum Anadolu çocuklarını emellerine alet edenleri, Kahramanmaraş’ı, Sivas’ı, Çorum’u kana bulayanları unutmamız mümkün mü? Elbette ki gençlerimiz ülke sorunlarına karşı duyarlı olmalıdırlar. Fikirlerini, düşüncelerini ve demokratik haklarını yasalar çerçevesi içinde özgürce ifade etmelidirler. Bu fakir ülkenin kendilerine sunmuş olduğu üniversite imkânlarının kıymetini iyice kavrayıp, laboratuarları, bilgisayarları ve kitapları başında kendilerini bilgi çağına hazırlamalıdırlar. Geçmişin acı tecrübelerini yaşayan halkımızın, üniversite gençlerinden görmek istedikleri yaklaşımlar ve davranış biçimleri bu çerçevede olmalıdır diye arzu etmekteyiz. Dün gençliğimizi çalanlar, ülkemizi kaos ortamına sürükleyen kan emiciler, bu oyunu ülkemizde bir daha sahneye koyamayacaksınız. Gençlerimize sahip çıkacağız, çirkin emellerinize onları asla alet edemeyeceksiniz. Mevlana’nın, Yunus’ların torunları olduklarını, onlara unutturamayacaksınız. Gençlerimiz Bağımsız Türkiye Cumhuriyetinin çatısı altında kardeşçe yaşayarak, fikirlerini, düşüncelerini özgürce tartışacaklar. Aklın, bilginin, hoşgörünün ve sevginin egemen olduğu bir ülkeyi oluşturmanın çabasını taşıyacaklar. Beyinlerine giydirilmek istenen deli gömleklerini ellerinin tersi ile itecek, ülkelerini muasır medeniyet seviyesine ulaştıracak projelerin altına imzalarını atacaklardır. Sorumluluk mevkiinde olanların, bu kritik durum karşısında olayları provokasyon, manipülasyon gibi kavramlarla basite indirgeyip, sorumluluktan kurtulma çabalarını yeteri kadar ikna edici bulmuyoruz. Ülkesini ve vatandaşlarını düşünen her türlü siyasi fikir ve oluşumların, bahçelerinde hayat bulmak isteyen zararlı otları temizlemeleri gerekmektedir. Dün; alevi-sunni, sağ-sol tefrikalarıyla kardeşi kardeşe düşman edenlerin, bugün; Türk-kürt çatışmasını arzuladıklarını hissediyoruz. Böyle bir tuzağın içerisine gençlerimizi atmak isteyen ihanet odakları hak ettiğiniz cezayı er geç bulacaksınız. Kaybettiğimiz yıllarımızın hesabını, ulusal bütünlüğümüze sahip çıkarak rövanşı sizlerden alacağız. Çekin ellerinizi geleceğimizden, masum çocuklarımızdan, onların zindanlarda çürümelerine, toprağın kara bağrına düşmelerine seyirci kalmayacağız. Millet olarak üniversitelerimize ve gençlerimize sahip çıkacağız. İmtihan kapılarında çocuklarını bekleyen veliler gibi gerekirse halk olarak anfilerin, dershanelerin kapılarında bekleyeceğiz. İlim ve irfan yuvası olan üniversitelerimizi her türlü şiddet ortamından uzak tutmak için elimizden geleni yapacağız. Çakalların, uğursuzların, alçakların hesaplarını ve oyunlarını millet olarak bozacağız. Muhtaç olduğumuz kudretin toplumsal hafızamızda yatan asil kültürümüzde mevcut olduğunun şuurundayız. Bu bilinci yok etmeye kimsenin gücü yetebilir mi?
Ecz. Erdal GÜZEL ER-VAK Başk. 12/04/2008 - ERZURUM
Erzurum Kalkınma Vakfı (ER-VAK) Adres : Cumhuriyet Caddesi Kızılay İş Merkezi Kat 3 / 2 YAKUTİYE ERZURUM
Telefon : (0442) 233 38 20 Tasarım : www.e-erzurum.net