Bilbortlarda Son Durum
Yaklaşan yerel seçimlerden dolayı, siyaset dünyası oldukça hareketli günler yaşamakta. Belediye başkanlıkları için görücüye çıkan aday adayları, tüm hünerlerini sergileyerek yarışı kazanmak istemekteler.
Ülke genelindeki siyasetin bu hareketli yönü, şehrimizde de aynı görüntülere sebep olmakta.
Adaylık yarışında kıran kırana geçen bu mücadelede son durum, Büyükşehir adaylığı konusunda AKP’de neticelendi, diğer partilerde ise adayların netlik kazanmasına az bir zaman kaldı diyebiliriz.
AKP’nin Büyükşehir aday adaylığına müracaat eden, epeyce aday adayının hüsrana uğramadıklarını da söylemek oldukça zor…
Sn. Başbakan’ın; arkasında şaibesi olmayan, adı kirli işlere karışmamış, çalışkan mevcutlarla yola devam etme düşüncesi, başkan adaylarının belirlenmesinde önemli bir kriter olarak göze çarpmaktadır. Sn. Ahmet Küçükler’in aday ilan edilmesi ile bu konudaki perdeyi kapatan AKP, seçimlerde oy kaybına uğrar mı veya oylarını artırır mı, bunu zaman gösterecek. Zaman içerisinde neler olup biteceğini kestirmek ise oldukça zor. Bir hafta öncesine kadar, şehrimizdeki ışıklı reklam panolarında, bilbortlarda AKP’li aday adaylarının görüntülerini ve reklamlarını seyrediyorduk. Sn. Ahmet Küçükler’in adaylığı ilan edilince, bilbortlardaki görüntüler hemen değişti. Bir anda, Ahmet Küçükler’in fotoğrafları bilbortlara taşındı. Üzülenler ve sevinenler cephesinde farklı görüntüler oluşturan siyaset olgusu, bazı isimlerin ön plana çıkarılması ve bazılarının unutulup gitmesi gibi acımasız ve vefasız yönünü de hep gösterecektir.
1980 ihtilalinden sonra ilk defa seçime giren Türkiye, hiç bilmediği, duymadığı parti ve isimlerle karşılaşmıştı. 1983 seçimleri yapılıp sandıktan ANAP çıkınca, yakalarda arı rozetleri bir anda ülkeyi sarmış, Turgut Özal ismi bir efsane gibi Türk siyaset tarihine gelmişti. Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı gibi en üst görevlerde bulunan Turgut Özal’ı, ölüm yıl dönümlerinde mezarının başında bir avuç insanın toplanarak anması ise gerçekten siyasetçilerin ve hepimizin ders alması gereken bir tablodur. O dönemlerde iktidardaki ANAP, ihtişamlı bir biçimde siyasete damgasını vuruyor, bakanlık koltuklarını kimler doldurmuyordu ki? Bilindiği gibi her şeyin bir kemali ve zevali vardı. Zamanla erimekten kurtulamayan kar gibi eriyip, sanki de buharlaştılar. Hafızalarda, geriye Turgut Özal ismi ve yaptığı icraatlar kalmıştı. Geçen günlerde, gazetelerin orta sahifelerinde yer alan ölüm ilanları arasında bir duyuru vardı ki dünya hayatının, zevklerin, ihtişamın, gücün, makamın ve kuvvetin, gelip geçici olduğunu anlatıyordu.
İlan; ANAP’ın eski kurucularından ve bakanlarından olan Mustafa Taşar’ın ölümünün ikinci yılı münasebetiyle, ANAP genel başkanı Salih Uzun tarafından verilmişti. Şu anda siyaset sahnesinde ne ANAP’ın varlığından, nede genel başkan Salih Uzun isminden bahsetmek oldukça zor. Siyasette “Durmak yok, yola devam” ilkesi, her türlü siyasi görüş için söylenebilir. Seçimlere kadar sürecek yarışta, siyasetçiler önemli ölçüde paralarını, enerjilerini ve birikimlerini sarf edeceklerdir. Acaba tüketilen bu kadar enerji ve gayret, topluma hizmet konusunda başka kanallarda da yapılamaz mı? Allah’a giden yol siyasetten geçer diye bir kural olmadığına göre, topluma hizmet aşkı içerisinde olanların, bu çabalarını başka platformlarda sürdürmeleri gerekmez mi? Maksat; kubbede hoş bir sada bırakmaksa, bu topluma kendini borçlu ve sorumlu hissedenlerin, siyaset dışında yapacakları çok şeyler olabilir. Aşk od’una yanmayanlar Öleceğin sanmayanlar Göz açıp uyanmayanlar Şöyle gaflet bastı gider. |